Wednesday, September 16, 2015

Yazmak...

Neredeyse 40 yıla yaklaşıyor,günlük tutuyorum.. Günlük derken her gün oturup yazmak mümkün değil.. Bazen yıl geçmiş yazmamışım. bazen aylar... Bazen de her gün sayfalar dolusu yazmışım da yine de yetmemiş..

Mutluluklarımı paylaşmışım, üzüntülerimi.. Kimi zaman o sayfalar dertleştiğim en yakınım olmuş, kimi zamanda en büyük terapistim.. Ama günlük tutmanın en güzel tarafı ne derseniz, kesinlikle bir süre sonra dönüp onları okumak derim..


Bugün 50 yaşında bir kadın olarak, 20'li, 30'lu yaşlarımdaki Ayşegül'ün ,dertlerine ortak olmak, mutluluklarını paylaşmak paha biçilemez.. Bazen en sürükleyici romanlar gibi elimden düşüremiyorum, garip değil mi?  

Ama galiba insan başka hayatları okurken değil de en çok kendi hayatını okurken öğreniyor.. En başta her şeyin geçici olduğunu öğreniyorsun.. En büyük mutlulukların da, en büyük üzüntülerin de.. Bir zamanlar seni tamamen etkisine almış bir olayı, hatta bir insanı, ki neredeyse bir defter bitirmişsindir üzerine, bir kaç yıl sonra hiç mi hiç hatırlamaman ne ilginç değil mi..

50 yaşın getirdiği tecrübelerden olsa gerek çokça da gülüyorum bir zamanlar ki Ayşegül'e, ay ne salak bir şeymişsin sen bir zamanlar diyorum, 60 yaşında belki de bugünkü Ayşegül'e güleceğimi bilerek..

İyi geliyor bana tüm bunları okumak, ve yine yazmaya devam etmek.. Yazarken bile hiç bir şeyi fazlaca kafama takmamayı hatırlatıyorum kendime.. biliyorum ki her şey geçici, onun için en güzeli her ne olursa olsun geçeceğini bilerek, şu anda yaşamak, şu andan keyif almak..

harika bir gün diliyorum herkese..

NOT:: Daha yazacaktım aslında ama son paragrafta hoplayıp Ares geldi yanıma. Ben tuşlara bastıkça o da basıyor, iki kişi zor oluyormuş yazmak .))




9 comments:

  1. Yazmak bana da iyi geliyor..sonrasında sönüp okuyorum ve gerçekten aynen sizin gibi hissediyorum :) Mutlu günler

    ReplyDelete
  2. Benim de daha ilk okuldan bu yana yazdığım günlüklerimi bir gün sevgili eşimin elinde merakla okumaya çalıştığını görünce o anki sinirimle hepsini çıkıp çöpe atmıştım , şimdi yazınızı okuyunca içim acıdı ...

    ReplyDelete
  3. Blog da öyle demek isterdim ama sansürlüyorum tabi pek çok şeyi :( Gizli blog açmak lazım bir tane galiba, hoş sanal dünyada neyi ne kadar gizleyebiliriz orası ayrı konu.

    ReplyDelete
  4. İnsanın kendine dönük deneyimi en değerli ve dönüştürücü deneyim gerçekten. Aslında gerçek anlamda ne öğreniyorsak kendi yaşantımızdaki derslerden, anılardan öğreniyoruz. Hep istedim, hele böyle upuuzun yıllar boyunca günlük tutan insanlara hep özendim, ama niyeyse hiç günlük tutmadım hayatımda. Fakat başka şeyler yazıyorum, yani başka biçimde kaydediyorum ben de.

    ReplyDelete
  5. Ben hiç bir zaman düzenli günlük tutamadım.. Şimdi dijital olarak bir günlüğüm var onu aksatmamaya çalışıyorum, ama böyle defterlerde tutulan günlüklere bayılıyorum :) sevgiler..

    ReplyDelete
  6. Hayatımdaki en büyük pişmanlıklarımdan biridir günlük tutmamak :( zaman geçtikçe unutulan o kadar çok anım vardır ki. Hep keşke derim. Biryerden başlamalı mı acaba :)

    ReplyDelete
  7. 71 yaşındaki amcam ilk okuldan beridir her gün günlük yazdığını söylediğinde çok şaşırmıştım yılar önce. ben yirmi yıldır falan yazmıyorum ve çok pişmanım. şimdi çocuklarımı alıştırmak için çok uğraşıyorum. sizin adınıza sevindim. defterlerinizin harika anılarla dolması dileklerimle sevgiler...

    ReplyDelete
  8. Neredeyse 9 yaşımdan beri dönem dönem yazıyorum ve okuyorum ara ara tam da bahsettiğiniz hislerle. 27 yaşım en zoru oldu, onu özellikle uzun uzun yazıyorum ki, ileride dönüp baktığımda bunları geçirdin ve yaşıyorsun Deniz aferin sana diyebileyim...

    Blogunuzu severek takip ediyorum bu arada.
    Sevgilerimle,
    Deniz

    ReplyDelete
  9. I know that plant, even if I don't know the name! It's found on salty soils in Romania.

    ReplyDelete