Saturday, March 30, 2013

Balkon'dan...





Kış aylarında evdeki en keyifli köşelerimizden biri üst kattaki balkonumuzdur..Özellikle yağmurlu fırtınalı günlerde sıcak bir bardak çay alıp, köpüren deniz dalgalarını seyretmenin, fırtınanın sesini dinlemenin keyfine doyum olmaz...Ama evdeki her keyifli köşe gibi burasıda bizim Hestia ve Hera hanımlar tarafından her zaman bizden önce kapılır...

During winter months our second floor balcony is really a great place to watch the rain and storm and  the sea with a hot cup of tea..But like all the cozy and comfortable places of the home, the place is usually taken by Hera the dog and Hestia the cat...



Mayıs ayı başlarında 3-4 günlüğüne Fethiye -Antalya civarlarına gitmeyi planlıyoruz..Likya yolu hep planladığımız, hep de bir şekilde ertelediğimiz bir aktivite..Bu yılda kızları çok uzun süre bırakamayacağımız için,en sevdiğimiz gezi türlerinden biri olan antik şehirler turu yapmayı planladık. Geçen Ekim ayında Denizli'de Hierepolis,Laodikis ve sonrasında Burdur'da Sagalassos ve Kybria antik kentlerini gezmiştik, tadı damağımızda kalmıştı..

At the beginning of May we are planning a short trip around Fethiye and Antalya..For years we are dreaming of walking the antic Lycian way but as we cant leave the girls long enough, we will settle with another favorite activity of ours..Visiting ancient cities..Last October we went to Hieropolis and Laodikia in Denizli and Sagalassos and Kybria in Burdur..It was such a great trip...







Kışın balkonda duran koltukları, havalar ısınır ısınmaz ön veranda'ya çıkartırız..Ama bizim açımızdan değişen pek bir şey olmaz, koltuklar hemen evin asıl sahipleri tarafından kapılıverir...Bizim evin halleri böyle bir şey işte...

When the summer comes, we moved the chairs at the balcony to our small verandah...But nothing changes as far as, we, the humans of this house concern...They are still occupied by the girls..Well, this is our life...



Thursday, March 28, 2013

Acemi transfercinin maceraları...

Öncelikle bizim küçük kuzumuz Hera'nın kaybolup bulunması ile yazdığım yazıya gönderdiğiniz yorumlar için çok teşekkürler..Hep söylerim bu tüylü çocuklar olmasa hayat kesin daha rahat olurdu ama asla bu kadar keyifli olmazdı...

Şimdi gelelim bugünün konusu acemi transfercinin maceralarına...Mutfak için boyadığım ve transfer yaptığım bu tel dolabı Ruth'un atölyesinde çalıştım..Haftada yarım gün gitmeyle, orasıydı, burasıydı derken tamamlamam neredeyse bir ayı buldu..Dolabın boyanması bittikten sonra, bunlar benim ilk transferlerim olduğu için uygulamaları Ruth'la beraber yaptık... Bir hafta yapıştırdık, ertesi hafta soyduk biraz rotüş yaptık, stencil ile süsledik ve ben hevesle son verniğini attım...

First of all thanks a lot for all your kind messages to my previous post about our dog Hera. She got lost in the morning and fortunately we found her locked in a depot later in the evening. As I always said, life could be much more easier without our fury babies but never as pleasent and fun as it is now.. 

Now let's start  today's topic: Adventures of an amateur transfer(ist)...I worked on this cupboard at the atelier of my teacher Ruth..By working half a day each week, I completed it in about a month..After I finished the painting Ruth helped me with its transfers as they are my very first ones..We applied the transfer medium one week and peeled it next week. Then after some stenciling, I applied the last coat of varnish..

Bu arada bunu ve diğer pek çok resmi bulduğum Graphics Fairy sitesini ziyaret etmeyi unutmayın..

I got this image from Graphics Fairy where could also find tons of other lovely images..



Her şey bitince çekmeceyi yerine yerleştirdim ve ŞOK ŞOK ŞOK...Çekmecenin üzerindeki transferi ters yapmışım..Önceki etaplarda fark etsem bir şekilde yeniden boyar bir şeyler yapıp düzeltmeye çalışırdım ama artık verniği atılmış şey ne kadar düzeltilebilir ki...Ne yapalım böyle kocaman bir nazar boncuğu olsun dedim ve mutfaktaki yerine yerleştirdim..Bir süre sonra da gözüm alışacak her halde diye kendimi avutuyorum...

After everything is completed I put the drawer to its place and BİG SHOCK...I realize that I made the transfer on the drawer upside down...If I had realized it before, I would try to do something, but after the varnish the options are very limited...I am hoping to get used to it as I keep using it..



Bu arada bazen yorumlarda bana sorulan sorulara çok geç cevap veriyorum, lütfen kusuruma balmayın, işte bu da öyle bir cevap olacak ama hiç olmazsa konu ile ilgili...Transferlerde kullandığım tutkalın markası Plaid - Picture This..Şu ana kadar kullandığım ilk ve tek marka olduğu için ne kadar iyidir, ne kadar kötüdür bilemeyeceğim ama başka önerileriniz varsa mutlaka duymak isterim..

Sometimes I am answering the questions rather late..But this answer is at least related with the topic. I am using Plaid- Picture This transfer medium...I really have no idea if it is good or bad as these are my first transfers and my first transfer medium...But I would love to hear other alternatives...






Tuesday, March 26, 2013

Çok kötü bir gün...

Aslında her şeyin son derece sıradan başladığı bir gündü....Bizim sürmeli gözlü küçük kuzumuz Hera sabah 6:30 gibi bizi uyandırdı....Yataktan kalkmadan onu biraz oyalamaya çalıştım, sonra kalktım giyindim, saat 7:00 gibi onu dışarıya bıraktım...Sabah işlerini yaparken bir taraftan da her zaman olduğu gibi gözüm üzerinde, Hera'da kim yürüyüş yaparsa onlara eşlik ediyor,sürekli gidip geliyor...En son kahvaltı zamanı gelip günlük peynir  haracını aldı, sonra bizde günlük sıradan islere daldık..Hava bugün çok rüzgarlıydı, dışarıda yapılacak işler çok azdı, hadi bir film seyredelim dedik...

Friends who read my blog in English: Pls excuse my lack of translation in this post.. I was so exhausted when I wrote this and couldnt translate it. But in summary, today we lost our sweet Hera in the morning hours..Actually lost is not the correct word..She is leash free for the last 2 years as we are living at the beach with comfortable surroundings. The truth is she did not come home when a heavy rain shower started in the morning and we immediately realized that something is wrong as she hates rain and always seek shelter at home even at a tiny drop..
We and all our neigbours searched her all day long..As nothing comes from our efforts we thought that she is either dead or stolen...It was really tough time for us...
Later in the evening our gardeners wife heard her scrathing the door of the depot under the swimming pool..Somehow she locked in there and as we taught her not to bark at home or closed places, she did not answer to all our callings...
Well it was a hard day but the ending was a very happ one indeed....



Ejderha dövmeli kız filmini seyrederken, filmin ortalarında bardaktan boşanırcasına bir yağmur başladı... Hem filmi seyrediyoruz hem de hiç yağmuru sevmeyen Hera'nın eve gelmesini bekliyoruz..Ha şimdi gelir diye..Bizim nazlı kızımız yağmurda hiç ıslanmayı sevmez, yağmur başladı mı nerede olursa olsun koştura koştura eve gelir... Ama bugün öyle olmadı..Bir şeylerin yanlış gittiğini anladığımızda, hemen kendimizi dışarılara atıp, onu aramaya başladık

Özellikle kış aylarında O burada kalanların sevgilisidir....Kime Hera kayboldu desek, yağmura, rüzgara aldırmadan herkes sokaklara döküldü, hep beraber onu aramaya başladık... Saatler geçip bizimkinden haber çıkmayınca en kötü şeyler aklımıza gelmeye başladı..Ben bir taraftan ağlıyorum, bir taraftan da ya bir yerlerde öldü kaldı, ya da birileri çaldı diye düşünüyorum, düşündükçe de ağlamaya devam ediyorum..Sevgili etraftaki arama çalışmalarından bir şey çıkmayınca deli gibi sağa sola telefon etmeye başladı..Civar köylerden tanıdığımız herkesi aramaya başladı, bende Datça fotoğraflarını günlük olarak paylaştığımız facebook'daki sayfamıza Hera kayboldu, ne olur gören duyan varsa bize haber versin diye paylaşımlar yapmaya başladım..



Tüm bunlar olurken ara ara Sevgili ile birbirimize sarılıp, küçük kuzu kim bilir şimdi nerelerde diye ağlamadan da duramıyoruz....Hayatımızda bir dönem bitti diye birbirimiz ile hem konuşuyoruz hem teselli arıyoruz.....




En son akşam üzeri Sevgili, acaba düştü mü diye etraftaki kuyulara bakmaya gitti, bende çaresizlikten ve ne yapacağımı bilememekten koltuğa kıvrıldım  bir süre çaresizlik içinde yattım, sonra kalktım Onun için bir kayıp afişi hazırlamaya başladım..


Tam  afişin son düzenlemelerini yaparken  bizimkinin havlamalarını duydum... Bir baktım Hera önde, bizim bahçıvanın hanımı Bedia arkada koştura koştura eve geliyorlar... Önce ıslak çimlere aldırmadan bir süre alt alta üst üste çimlerde yuvarlandık,hasret giderdik sonra Bedia'dan hikayeyi öğrendim... Meğer bizimki havuzun altındaki depoda kilitli kalmış, bizde dahil, herkes onu oralarda arasa da biz ona kapalı yerlerde havlanmayacağını öğrettiğimiz için, tahminen bizi duysa da havlamamış, taa ki Bedia akşam saatlerinde onun kapıyı tırmalamasını duyana kadar.... 


Çok kütü bir gündü, ama sonunda her şey tatlıya bağlandı...Küçük kuzu da şu anda dışarıda gelen geçen arabalara, motosikletlere havlamaya devem ediyor...Biliyorum hiç bir şey sonsuza kadar devam etmiyor ama umarım Allah herkese sevdikleri ile mümkün olabilecek en uzun zamanı verir...

Sunday, March 24, 2013

A Sunday well spent...

''İyi harcanmış bir Pazar günü, tatmin olacağınız bir haftayı getirir..''
Umarım harika bir Pazar günü geçirmişsinizdir...

''A Sunday well spent brings a week of content''
I hope you all spent a marvellous Sunday..





Biz Pazar günümüzü yarımadanın Ege denizine bakan Gereme Koyunda kısa bir piknik yaparak değerlendirdik...

We spent our Sunday with a short picnic on the Aegean side of our peninsula...

Friday, March 22, 2013

Blog takibi.../ Blog followers


Malum haberi her halde duymuşsunuzdur... Temmuz itibari ile Google, Reader hizmetini kapatıyor..Bunun sonucu olarak bloglarımızda bulunan followers- takipçiler kısmı da ortadan kalkacakmış..Açıkcası ben Reader hizmetini hem takipçisi olduğum blogları izlemek, hemde diğer beğenip kaydettiğim bloglar için takip etmek için yoğun biçimde kullanıyorum. Her sabah kalkınca ilk işlerimden biri günün ilk çayı ile Reader'dan bloglarda ne var ne yok  bakmak olur.. 

Yaklaşık üç ay sonra bir anda takip ettiğim blogları  kaybetmemek için şimdiden çalışmalara başladım. Reader'ın yerini alabilecek alternatifler arasında en öne çıkanlar Feedly ve Bloglovin...Her ikisini de öğrenmek için denemeye başladım..Feedly blogları takip etmek için bana Reader'dan da iyi bir seçenek gibi geldi.Ekran kullanımı daha iyi, istediğiniz gibi gruplara ayırabiliyorsunuz, ve yabancı dil çevirilerinde sanki daha başarılı..Ancak görebildiğim kadarıyla sizin bloğunuzu kaç kişi izliyor, ve onlar kim bilebilmek mümkün değil... Bloglovin dizayn olarak Feedly'nin biraz gerisinde kalsa da, bloğunuzu kaç kişi Bloglovin aracılığıyla takip ediyor görebiliyorsunuz ama onlar kim bilebiliyormusunuz çok emin değilim...

You would probably heard about Google's decision to close its Reader service as of July. As far as I understand this will lead to dissaperince of followers gadget in our blogs.Actually I am a pretty good user of Reader as I am reading all the blogs I love and follow thru it.

So in order not to loose all the blogs that I love and enjoy reading I started to look to other alternatives. It looks like Feedly and Bloglovin are the favorite replacements of Reader. I started to use both in order to learn and assess..So far I love Feedly..It's layout is much better than Reader however it looks like you cant see who and how many people are following your blog...On the other hand you can see how many people following you thru Bloglovin but I am not sure if yo know who they are...
 Ben bloğumu kimler takip ediyor, öğrenmeyi çok seviyordum , dolayısıyla bloglarımdaki takipçiler kısmını çok özleyeceğim..Ama merak etmeyin, hepinizi hem feedly, hemde bloglovin'e kaydettim..Aslında sizler bu konuda neler yapıyorsunuz merak ediyorum. Bloglovin kullananlar olduğunu biliyorum, bana biraz bu konuda ipuçları verirseniz çok sevinirim..Bende yeni bir şeyler öğrendikçe paylaşmaya devam edeceğim..

I love knowing who are following my blogs so I will definitely miss the followers gadget..But dont worry, I wont loose you as I already add all my favorite blogs to my feedly and bloglovin accounts..Actually I am wondering what are you doing about this issue..I know that some of you are already using bloglovin, so I would appreciate some tips and help..


Bu arada yeni yaptığım kalemliğimi de göstermeden gitmem :))

On the other hand, I wont leave you without showing the new pencil holder I made this week..:))










Wednesday, March 20, 2013

Green Almonds../ Çağla zamanı

Daha bir ay önce sizler için çiçeklerini fotoğraflıyordum, işte şimdi o çiçekler büyüdü de çağla oldular bile..Dışarısı bugün biraz rüzgarlı ama bizim poşet içindeki balkonumuzu güneş feci ısıtıyor, gömlekle dolaşıyoruz içerlerde......Tam buz gibi bir bira yanında da çağla zamanı...

Only a month passed since I photographed the almond flowers for you., Now those lovely flowers become green almonds..Today its been a bit windy outside but our closed verandah is actually quite hot and its perfect for a glass of cold beer a long with green almonds..







Bir de artık en bu mevsimdeki en favori çiçeklerimden, bizde karabaş oyu olarak bilinen Fransız Lavantaları orada burada görülmeye başlandı..Lavanta gibi kokulu değiller ama ben bu güzelleri çok seviyorum..

Also my favorite seasonal flower - French Lavanders started to appear here and there..They are not smelling like the normal lavenders but I still love them...





Sunday, March 17, 2013

Kanaviçe yastıklar


Bu bloğu yazmaya başladığımdan beri, küçük evimizin orasından burasından fotoğraflar paylaşmaya çalışıyorum..Bu süre içinde kanaviçe yastıklarım  tam bir hit oldu...Hele beyaz koltuk kılıflarım gelince üzerinde adeta çiçek açtırdılar..Bu yazıyı aslında bana sorulan iki soruyu cevaplamak için hazırladım..İlki tahmin ettiğiniz gibi yastıklar.. Proje çantası bloğundan sevgili Eda için yakın çekimler yapmaya çalıştım.Bu güzelleri ise geçen yıl Datça pazarında civar köylerden topladığı eski el işlerini satan bir adam var, oradan aldım, sevgili annemde onları yastık haline getirdi..Hepsi hiç tanımadığım kadınların el emeği göz nuru, ve ödediğim ufak bedel asla verilen emeği karşılamaz ama sandıkta beklemekten kurtulup, bu kadar çok insan tarafından beğenildiğini bilseler her halde çok hoşlarına giderdi...

Since I started to write this blog I am trying to post different corners of our small house and since then my cushions became a hit. They look like a small flower field on my white couches..Actually, I am writing this post to answer 2 questions. As you expect first one is about my cushions. No, I did not make them but bought them last year from Datça's market. A seller is picking these hand made vintage pieces from the local villages and sells them. My mum sew them into a cushion. I probably paid so little for the work they put on these pieces but if they know they would probably be very happy that so many people love their work..







İşte kızların hepsinin toplu halde fotoğrafı.....Bu arada bilmem fark ettiniz mi ama sevgili geçenlerde benim boya çıkarıcı ile rengini açmayı denediğim, beceremediğim ve burada yazdığım sehpamızı dışarı çıkardı ve yarım gün çalışarak elektrikli zımpara ile halletti. Aslında beyaza boyamayı planlıyorduk ama bu ham hali çok hoşumuza gitti ve bir süreliğine böyle kalmasına karar verdik..Üzerine koruyucu amaçlı Turuncu Oda'dan öğrendiğim balmumu cila sürmek istiyorum ama gel de Datça'da bul bakalım. Koçtaş'da nedense bu ürünü internet üzerinden satmıyor..

And a group photo of them and you may also realize that we changed the color of our coffee table..It used to be a dark brown but hubby sanded it to its current raw wood color. We were planning to paint it to white but so far we love this color and probably stick with it for a while..


Bana sevgili ButikRabia'nın sorduğu bir soru da Tv sehpası ile ilgili. Özel bir hikayesi olup olmadığını merak ediyordu.Aslında hem yok, hem var..Yok kısmı Mudo'dan alınmış olması...Var kısmı ise benim ev ile ilgili iki büyük sorunumdan birine çözüm bulması... Üniversite'den mezun olup kendi evimi ilk kurduğum günlerden beri bir türlü yatak odası ve TV sehpası beğenemem ve aradan uzun yıllar geçse de beğenmediğim zoraki hiç bir şey almadım..Sonuçta televizyon hep farklı farklı şeylerin üzerine konup denendi hiç biri olmadı, sonunda Allahtan bu LCD televizyonlar her bütçeye uygun hale geldi ve ben ondan sonra hep onları duvara asar oldum..Taa ki bunu görene kadar...

Yatak odasını ise hala halledemedim, sürekli yeni bir şeyler deniyorum ama bir türlü oturmuyor..Bu kadar çok denememin nedeni ise hayatımın önemli bölümünün geçtiği bu odayı, standart ve simetri dışı bir hale getirip daha çok beni yansıtan bir yer yapma isteğim.. Aslında farkındayım herkes yatak odasına bir şekilde özen gösteriyor ama çoğu insan için bu mobilya mağazalarından alınmış, standart yatak başlı, simetrik başucu komodinli, zevke göre bir yatak örtüsü takımı serilmiş bir yerden öteye gidemiyor.. Şimdi orası ile ilgili yeni bir projem var ama Sevgilinin çalışmasını gerektiriyor bende onun eşref saatinin gelmesini bekliyorum...

The second question was about our TV set. I bought it from my favorite shop - Mudo and it solved an important problem for me..Since I graduated from university and establish my first house, I always have two decoration problems. First, I never liked the TV sets in the market and always use this and that but never satisfied., so most of my Tv's hanged on the wall but when I found this piece I immediately fall in love with it and a problem has been solved..

But I still couldnt solve my second problem. Our bedroom. I never  like the standart and symetrical bedroom furtinures in the market and want to make this place where I spend an important part of my life, more special, more me....I realize that so many people are really trying hard to make their bedroom special but unfortunately it doesnt go further than a standart headborad, two symetrical night stands and a nice cover on the bed...So I keep trying different alternatives thruout the years but so far nothing worked...Nowadays I have a new project which needs the contribution of hubby, so I am waiting ...



Link Party Notice:
I am joining to this fab party with this post..
http://thecharmofhome.blogspot.com/2013/04/home-sweet-home-115.html

Kırlarda...


Geçenlerde Wildpoppyfields bloğundan Nilufer çok hoş bir yorum bırakmıştı...Çiçek topladım diye yazdığım bir yazıya ''çiçek toplamak kelime dizinini bir an garipsedim, çiçek sahibi olmanın yolu çiçek almak değilmiydi?'' diye espirili bir yorum bırakmış....
Aslında ne kadar doğru bir tespit. İstanbul'da yaşadığımda benim içinde ne yazık ki çiçek sahibi olmanın tek yolu sadece satın almaktan geçiyordu ama burada öyle mi...hele bu aylarda her yerden çiçek fışkırıyor, her yürüyüşte toplayıp getirdiklerimi nereye yerleştireceğimi şaşırıyorum..
İstanbul'da kimi yerlerde kar yağdığı haberlerini aldığımız bu Pazar günü, biraz evvel toplanmış bu papatyaları, Kıbrıs akasyalarını ve başka bir post için resimleri saklanan Fransız lavantalarını, çiçek toplamayı özleyenler için Datça'dan gönderiyorum..
 Herkese iyi Pazarlar...

Couple days ago Nilufer from the wildpoppyfields blog left a lovely comment..When I wrote about how I picked flowers, she said ''İt is rather strange to read the idea of picking flowers,arent you suppose to buy when you want to have them..''
How true....It was the same for me .When I was living in İstanbul I didnt have the concept of picking flowers to have them but to buy...How ever things are quite different here...Especially during these months all kinds of flowers are bursting in the fields..I cant find enough vase to put all of them..
As we are hearing that there are snow in some parts of İstanbul, I am sending these daisies, Cyprus acacias and the French Lavenders that are not appearing in these photos to all my readers who miss picking flowers..
Enjoy your Sunday..







Friday, March 15, 2013

Ortanca Aşkı...

Dün gece çok sıkı bir fırtına vardı burada...Gecenin erken saatlerinde fırtınaya dayanamayan elektrik telleri koptu ve uzunca bir süre elektriksiz kaldık...Yanan şöminenin ateşi, bir düzine mum ışığı ve fırtınanın sesi...Televizyon, internet olmayınca bol bol muhabbet ettiğimiz, hayal kurduğumuz keyifli bir gece geçirdik...Bugün ise en sevdiğim havalardan birine uyandık, rüzgarsız ve yağmur beklenen..Böyle zamanlarda denizin ve gökyüzünün rengi harika oluyor..En alttaki fotoğrafı bir kaç saat önce mutfak kapısından çektim...

Last night there was a pretty heavy storm..Electric lines couldnt stand the storm so we had a cozy night with the light of the fireplace and a dozen of candles..As there is no TV - internet distractions we talked and dreamed  a lot about coming years.. And today we woke up to one of my favorite weather, no wind and expecting rain..At these specific moments the color of the sky and the sea are becoming dreamy...I took the last photo couple hours ago from my kitchen door..


İstanbul'da bütün oturduğum apartmanların bahçesi ortanca doluydu..Şehir yaşamının getirdiği koşturmadan mıdır nedir yeteri kadar takdir etmezdim bu güzellikleri. Burada ise yetiştirmek için ölüyorum ama iklim hiç müsait değil...Allah'tan Migros var da, bir süreliğine de olsa gözümüz gönlümüz şenleniyor...

When I was living in İstanbul , all the apartments that I have lived had plenty of hydrangeas in their gardens..Now I know that I did not appreciate their beauty at that time in the mad rush of big city life...Here, I am dying to have some in my garden but unfortunately they are not suitable for this climate..But thank God local supermarket brought these beauties so that our eyes and soul are enjoying them... at least for a while...