Bu sabah erken kalkıp Hera ile sahilde günlük yürüyüşümüzü yaptık..Dün geceki dolunay hala Datça'nın üzerinde kocaman asılı duruyordu, Marmaris tarafından yavaş yavaş güneş doğmaya başlayınca sabah serinliği kayboldu..Hızlı hızlı yürüyüşümüzü tamamladık ve kendimi bir denize atıp eve döndüm..Uzun uzun yürünmüş, yüzülmüş ve kurtlar gibi acıkılmış bir sabahta alınabilecek en güzel hediye ise evde bekliyordu..Fırından yeni çıkmış sıcacık ekmek...İsveç'te fırın işleten bir komşumuz var, kendisi yapmış fırından çıkar çıkmaz da getirmiş..Daha dumanı üstünde...
Akdeniz'in kıyısında dumanı tüten bir ekmekle başbaşa kalınca da yapılabilecek tek şey var bence...Hemen bir tabağa biraz zeytinyağ, üzerine de biraz kekik ve biraz da kırmızı biber.. Derler ya, yemede yanında yat, öyle bir ruh hali bu işte...
PS: Bu arada bu fotoğrafları çekerken derin bir ikilemde kaldım..Gördüğünüz gibi örtüm çok buruşukmuş..Bir tarafım git hemen yukarıda bir ütü sürüver, fotoğraflar güzel çıksın dedi ama mide tarafımda delimisin sen ekmek soğuyacak diye direktif verince akan sular durdu tabiki..Kusura bakmayın lütfen...
Today we woke up early and walked at the beach with Hera.. Last night's big full moon was still hanging on top of Datca..As the sun slowly rised we hurried and completed our walk, because it started to get hot..Before going home I jumped to the sea and enjoy a long swim...After a long walk and swim I was as hungry as a wolf and guess what?? A steaming hot bread was waiting at home..
Our neighbour who owns a bakery in Sweden cooked this delicious bread and when you have such a bread in a Mediterraean morning, there is absolutely one option for breakfast...Put some olive oil on a plate and add some red pepper and thyme and dip your bread to this golden liquid..
PS: When I was taking these photos I realized that my table cloth needs some serious ironing. One part of my brain told me to go and iron it to have some nice photos but my stomach dictated that under no condition I should not let the bread get cold...So sorry guys...
Icim acildi resmen :) Afiyet olsun. Ekmegin dumani buraya kadar geldi.
ReplyDeleteBirakin o guzel masa ortusu de utusuz olsun. Eskiden ben boyle seylere cok dikkat ederdim ama artik utunun cok da gerekli olmadigini dusunuyorum. Burusuk haliyle bile cok guzel ortunuz ve dolayisiyla fotograflar.
Iyi bir gun dilegiyle..
BİR DİLİM BANA YETER.. UZAK DEĞİLİM SANA, TURGUTREİS DEYİM ♥İ
ReplyDeleteAfiyet olsuuuun,Biz görene dek,olmuştur da. Bir dahakine bir dilim de bana yır:))
ReplyDeleteDiye ,diye bir gün ziyaret edeceğim sizi:)
Beklerim :))
DeleteAyşegül selam,
ReplyDeleteBen ekmek aşığıyım (eh yıllarca Fransız eğitimi alan birinden ne beklenir ki:)) şu aralar Ramazan münasebetiyle pidenin keyfini çıkarmaktayım:)
Çocukluğumdan beri hiç margarin yemedim diyebilirim, rahmetli ananem bu yağı biraz farklı yapardı: sızma zeytinyağı, kekik, pulbiber, kırmızı tozbiber, tuz ve limon..Limon tadı seviyorsan tavsiye ederim, harika oluyor...hala kahvaltılarımızın vazgeçilmezidir.
Ütüsüz masa örtüsünden çok ekmeğe kilitlendiğim için, söylemesen farkına bile varmazdım:))
Bu arada 3 gündür ütüm bozukken ve dünden beri ütü araştırması yaparken bu konu manidar olmuş..oturup biraz daha araştırayım bari:)))
Sevgiler
Senin karışımı biz katı haşlanmış yumurtaların üzerine döküp yemeyi pek bir severiz..Aman zaten zeytinyağ olduktan sonra hepsi nefis...:))
DeleteYUMMY!!!!!!!! :D
ReplyDeleteÇok lezzetli gözüküyor.Bir dilim alabilir miyim? :))
ReplyDeleteSabah sabah Amerika'dan blogunuzu okumak cok keyifli, birden Datca'nin kokusu geldi burnuma, Eylul'de oradayim insallah.
ReplyDeleteBu yıl yaz biraz serin geçiyor, Eylül'de her halde muhteşem havalar olacak diyoruz...Eylül her halükarda buranın en güzel zamanı, çok keyif alacağınıza eminim...
DeleteNefis görünüyor...
ReplyDeleteharika bize de düşermi böyle komşular....
ReplyDeleteBu kombin ile 1 ekmek yemişliğim vardır benim:)) Görsen 1.5 m boyunda birşeyim halbuki...
ReplyDeleteMasa örtüsü de fotoğraflar da şahane, miss gibi yaz kokuyor...
Yenmez mi hiç Ayda...Ben farkındaysan kaç dilim yediğimi yazmadım :))
DeleteYeah, you are right to enjoy the bread firstly! I envy you for your neighbour:)
ReplyDeleteoffff offff süperrrr çok şanslısınız oralarda geçirdiğiniz zamanlar ve dostluklar adına...
ReplyDeleteDünya ne kadar küçük..:)...Orada size bu ekmeği Hakan ve eşi yapıyor....:)..Burada ,yani Alaçatıda aynı ekmeği bize Hakan'nın kuzeni Murat yapıyor..Hakan'la, Murat ve Maggie'yi ziyarete geldiğinde tanışmıştım...Alaçatı'dan sevgilerimle...♥
ReplyDeleteAy hakikaten ne kadar küçük değil mi? Datça'dan da Alaçatı'ya sevgiler...
Delete