Friday, June 28, 2013

Haftasonu Fikirleri../ Tips for the Weekend...


Kiminiz bu hafta çok çalıştı, kiminiz de belki bizim gibi sıcaktan bayıldı...Ve nihayet hafta sonu geldi...Eminim bir dolu plan yapmışsınızdır ama işte size Sahildeki Ev'den bir kaç öneri....

Önce mutlaka uzun keyifli bir kahvaltı...İşte yaz mevsimi favorilerimden biri..Sıcacık çay yanına kızarmış köy ekmeği üzeri diet labne peynir, onun üzerine de domates ve nane...Sonra da labnedeki diet kelimesini boşa çıkaracak kadar bol bol zeytinyağ...Hatta tarifini  burada verdiğim aromalı zeytinyağlarından olursa daha da iyi...

I am sure many of you worked hard this week and finally here comes the weekend..You probably already made many plans but here are some tips from us...

Dont miss a long and delicious breakfast..My personal summer favorite is diet labne cheese on grilled brown bread...As topping use fresh tomatoes and mint leaves..Secret ingredient is virgin olive oil..Spread as much as you like to make the word diet in front of labne meaningless...If you use my aromatic olive oils, it will be much better...


Çiçeksiz olmaz tabiki...Yaz mevsiminin vefakar çiçekleri sardunyaların, vazoda da çok uzun süre yaşadıklarını biliyormuydunuz??

Surround yourself with flowers..Geraniums are such faithful summer plants,almost always full of colorful flowers...Do you know that their flowers are also live quite long in a vase??


Biz iki emekliye her gün bayram, hafta sonu hiç fark etmiyor ama nedense sadece Cumartesi günleri yaptığımız bir yaramazlık...Denizden sonra, öğle yemeği niyetine buz gibi bira ve yanında nachos...

Mısır cipsi, yeşil biber, meksika fasulyesi, kırmızı acı pul biber, kaşar peyniri...Koyun bir tabağa karıştırın iyice verin mikro dalga'ya...Aman sakın buz gibi birayı unutmayın...

For two retirees like us living at the beach, life is always looks like weekend, but here is a favorite lunch of ours right after a long swim...I dont know why but we are always preparing nachos with ice cold beer only on Saturdays..

Mix corn chips, green pepper, Mexican beans, hot chili and cheese and throw it to the microwave for a couple of minutes..But dont forget the beers...


Bira ve nachos üzerine mutlaka derin bir rehavet çökecektir üzerinize..İşte bizim kızlardan senkronize uyku rehberi....

I am sure you will feel quite sleepy after beer and nachos ...So here are some syncronized sleeping lessons from our girls..




Günün sıcak saatlerini biraz uyku, bol bol da okuma ile geçirdikten sonra böyle bir saate ve böyle bir manzaraya kalkıyorsanız işte size iki seçenek....

After spending the long and hot hours of the afternoon with sleeping and reading and if you wake to a scenery like this, here are two alternatives for you...



İlki buz gibi bir kadeh şarap...Şarabınızı daha uzun süre soğuk tutmak istiyorsanız, içine buz atamayacağınıza göre, deep freeze de dondurulmuş üzümleri denemeyi ihmal etmeyin...

A glass of white wine...If you want to keep your wine cooler try deep freezed grapes...


Ya da daha özel bir şey isterim derseniz, Sahildeki Ev'in insan sakinlerinin en favori yaz içkisi margaritayı deneyebilirsiniz..Bizim damak zevkimize göre en mükemmelleştirilmiş hali: 1 ölçü tekila, 1 ölçü portakal likörü, 1/2 ölçü taze sıkılmış limon suyu ve 1/2 ölçü lime şurubu (yoksa hazır limonatalardan da kullanabilirsiniz) ile yapılıyor...

If you want something stronger, why not try our favorite summer drink margarita...Our prefered receipe is 1 cup tekila, 1 cup orange liqueur, 1/2 cup fresh lemon juice, 1/2 cup lime syrup ( or standart sweet lemonate if you dont have lime syrup) 


Hafta sonları akşam yemekleri de özel olmalı...Böyle bir şeye kimsenin itirazı olmaz her halde...Hepinize keyifle, neşe ile geçireceğiniz bir hafta sonu diliyorum...

Dinner should be special on weekends...I think nobody object something like these...I wish all of you a great and fun weekend...


NOT: Hera ve Hestia'nın senkronize uyuma resimleri hariç diğer hepsi 2012 yazından kalanlar.Ama hepsi bu yaz da sık sık tekrar ediliyor..

NOTE: Except the photos of Hera and Hestia all others are from the summer of 2012..But as you can imagine we keep repeating all of them...

Tuesday, June 25, 2013

Summer Flowers..


Hep söylüyorum ya, Haziran sonlarından Ağustos sonuna kadar geçen zaman Datça'da en sevmediğim aylar..Kalabalıktı, sıcaktı falan hepsi bir tarafa, asıl doğa yavaş yavaş kabuğuna çekilmeye başlıyor.. İlkbahar aylarının yemyeşil , bin bir çiçekle dolu tarlaları, yerini hüzünlü  buram buram sıcaklık yayılan bir sarıya bırakıyor..Yeşillenen, çiçeklenen tek yer sulanan bahçeler..

Kimi blog komşularımla zevklerimiz birbirine çok benziyor ve eski emaye ev eşyalarına bayılıyoruz..Bir kaç zaman önce annemde ne var ne yok toplamıştım..Bunlar artık kullanılmıyor eskidi diye çoğunu atmıştım demişti...O atmasın mı, ben bile atmıştım..2 tane (hemde mavi) kulplu fincanım vardı, aman bunlarda tangır tungur şeyler diye taşınırken eski evimde bırakmıştım..Şimdi mumla arıyorum ama bul bulabilirsen...Datça'da hiç bir şey bulamıyorum diye ara ara sızlanıyorum ya size ama bakın geçenlerde ne buldum..Rengi kahverengi olsa da, şekline şemaline bayıldım..Hala da kullanılacak kadar iyi durumda ama şimdilik sadece çiçeklere ayrıldı...Çiçekler ise bu mevsimin papatyaları diyeceğim, sulanan her yerde bıkmadan usanmadan tüm yaz boyu açan Japon gülleri....



I keep telling you that the period starts from late June to end of August is my least favorite one in Datça..Apart from very high tempratures and vacationing crowds, its the time when the nature goes to deep sleep..The green fields  of spring adorned with hundreds of different flowers are a thing of the past now..They are all yellow and dry, radiating just heat...The only green patches are the man made and irrigated gardens..

Like most of my blogger friend I love old enamel kitchen ware..Couple years ago I picked all the ones at my mother's home..Sadly she told me that she threw most away as they were very old...To tell you the truth I was not very fond of them myself as I left behind my blue enamel cups while I was moving home right after the university..Now I would love to have my old cups back but they are very rare and difficult to find..As we are living in a very small town, its very difficult to find certain items here but look what I found couple days ago..Well, the color is not a favorite of mine but the shape and the size is just lovely...Although it is in a very good condition, I love it as a vase for the time being...And the Japanese Roses are the most common flowers in the gardens, you could find nowadays..




Sunday, June 23, 2013

Ponponlar ve Kayıklar.../ Pom Poms and Boats...

Artık daha güzel sabahlara, daha güzel hafta sonlarına uyanalım....Datça'da hava çok sıcak ve yavaş yavaş tatil kalabalıkları gelmeye başladı...Aslında bu aylar Datça'nın en sevmediğim ayları...Sıcaklık yükseldikçe benimde yavaş yavaş tembellik kat sayım yükselmeye başlıyor..Sabah denize giriyorum, onun verdiği ferahlık ile günün yemeklerini ayarlamaya çalışıyorum, sonrasında ise akşam saatlerine kadar, hayat uzun bir siesta misali devam ediyor...

Summer is started here and already its too hot, and the holiday crowds started to invade the town..To tell you the truth these months are really my least favorite ones in Datca...As the temperature rises so my level of laziness increases accordingly...After going to sea in the morning, I only manage to cook the daily meals and then life goes on just like a long siesta until early evening hours...



Siesta zamanlarında bol bol okumanın dışında ufak ufak bir şeylerde yapmaya çalışıyorum...İşte kayıklarım ve beyaz pikenin etrafına diktiğim turkuaz pon ponlar...Geçenlerde yanılmıyorsam Turuncu Oda'da okumuştum, meğerse pon pon makinesi de varmış diyordu...Hakikaten varmış ve ben Datça Pazarında bulabildiğime göre, her halde her yerde bulunabilir.. Biri büyük biri küçük iki boyu 7,5 TL'den aldım ve yapması çok keyifli...Yana açtığınız kollara yünü sardıktan sonra, kapalı hale getirip ortadan kesiyorsunuz, sonrada ortadan bağlayıp, ponponu aletten çıkartıyorsunuz..Tam yaz aylarına uygun, son derecede basit projeler üretebilirsiniz..

During long siesta hours apart from reading, I try to do bits and pieces..Here are my boats and pom poms...Recently I learned from a fellow blogger that there is a pom pom maker..I think its something quite common as I managed to find them in Datca..They are selling them in two diffent sizes and its really fun and easy to make pom poms in such a short time..Wrap the yarn around the arms of the maker and after closing the arms cut the yarn from the middle and then tie a piece of yarn around the middleof your pom poms..Perfect craft for lazy summer months..







Wednesday, June 19, 2013

Dolabımda Kuşlar.../ Birds on my Chest..

Daha iki gün öncesine kadar geceleri battaniyeye sarılıp yatarken, Datça'ya yaz son hızıyla geldi...Sıcaktan bayılmak üzereyiz...Bugün akşam üzeri, geçen haftalarda tamamladığım şu dolabın resmini çekeyim diye yatak odasına çıktım..Sıcak bir taraftan,makine ve tripod ile boğuşmak diğer taraftan perişan oldum. Yarım saatin sonunda saunadan çıkmış gibiydim...

Aşina olanlarınız bilir İKEA'nın en uygun fiyatlı komodinlerinden biridir Rast....Yeğenimin odası için alınmış, kırmızıya boyanmıştı, daha sonra ki hayatında da  benim elime düştüğü için  beyaza boyanmıştı....Açıkcası evde kalan boyaları karıştırıp boyadığım için son derece başarısız bir çalışma olmuştu...Artık bunu atsak mı ki diye düşünürken, son bir şans daha vermeye karar verdim..Sıkı bir zımpara ile alttan hafif kırmızıları çıktı, oldukça hoş bir görünüm kazandı..Sonra sevgili ahşap boyama hocam Ruth dalların ana hatlarını çizerek bana yardım etti,  ve dalları akrilik boya ile boyadım.. Kuşlar ise daha kolay oldu çünkü dekopajlar... Sonuçta da bence ortaya son derece sevimli bir şey çıktı..Bilmem siz de beğendiniz mi??

Kuş motifleri bu siteden: www.thegraphicsfairy.com..




Until 2 days ago, we were sleeping pacefully at nights covering ourselves with blankets...But suddenly summer came to Datca without any prior notice and  nowadays its really really so hot... Today I went upstairs in the early evening hours to take the photos of this chest I have completed couple weeks ago... While struggling with my camera and tripod under intense heat I thought that I was gonna faint...

Well, some of you might recognize İKEA's famous Rast chest....This one has been bought years ago for my niece's room and painted to red at that time...When it came to me after a while, color naturally changed to white.. But to tell you the truth as I mixed left over paints at that time it was a very poor job....While we were discussing to throw it out or not, I decided to give it another chance...First I distressed it  with lots of elbow grease, and the lovely red color started to apper...Later my craft teacher Ruth helped me to draw the branches.. I painted them with acrilic paint...Birds were much easier to made as I decoupaged them...  At the end I like the outcome a lot..So what do you think??

I found the bird images in this site: www.thegraphicsfairy.com

Link parties I joined...
,http://myuncommonsliceofsuburbia.com/tuesdays-treasures-140/







Tuesday, June 18, 2013

Kuru Çiçekler ve Hayata Dair

''ELİNİZİ ETEĞİNİZİ GÜNLÜK ZEVKLERİNİZDEN VE SOSYAL YAŞAMDAN ÇEKMEYİN
Bu bir tuzak, moralimizi bozup bizi yıldırmaya çalışıyorlar. Ülkemizin yaşadığı şu zor günlerde Gençliğe Hitabe’deki görevimizi yerine getirmemiz ve Laik Cumhuriyet’i korumamız için diğer tüm meşgalelerimizi bırakmamız gerekmiyor. Zor zamanlarda en büyük düşmanımız kendi kötümserliğimiz , içimize kapanmamız ve gelecekten umudumuzu kaybetmemizdir. ATATÜRK bir yandan ülke meseleleri ile uğraşırken bir yandan Çankaya sofralarına, Çankaya Köşkünde kadın – erkek karışık danslı akşam yemeği davetleri vermeye, Florya’da yüzmeye, Savarona yatına gitmeye devam etmiş, klasik müzik dinlemiş, bir çok konuda kitap okumuş hatta bir Geometri kitabı dahi yazmıştı. Ülke sorunları ile uğraşırken bir yandan aklını başka şeylerle meşgul ederek moralini yüksek tutmuştu. Yoksa mücadele edecek gücü kalmazdı, biz de 29 Ekim 1923’ten beri Laik bir Cumhuriyet’te yaşıyor olmazdık. RB''



Bankacılık yaptığım dönemden arkadaşım Rasih, daha önce yazdığı bir yazısından alıntı yaparak, dün facebook sayfasında yukarıdaki yazıyı yazmıştı...Pazar günkü moral bozukluğundan sonra, bana inanılmaz ilham veren bir yazı oldu..Dünü son derece verimli geçirdim..Bol bol kitap okudum, müzik dinledim, yeni projelere başladım...Daha önceden bir kısmını çektiğim kuru çiçekler fotoğraflarıma yenilerini ekledim...Aslında çöpe atılmalar gerektiği bir zamanda,hiç bir şeyin bitmediğini, bitti sanıldığı anda bile bambaşka kapıların, bambaşka güzelliklerin ortaya çıktığını fısıldıyorlar bana... Rasih'in yazısına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz..







Dün geceyi de mümkün olduğu kadar televizyonsuz ve internetsiz geçirmeye çalıştım, dolayısıyla müthiş duran adam'dan bu sabah haberim oldu..Hemen çayımı koydum, internet başında yine bayağı bir zaman geçirdim...Tam artık kapatıyordum ki sevgi arkadaşım Nilgün'de aşağıdaki yazıyı yazıverdi sayfasına..Fotoğrafı ve yazısını paylaşmasam olmazdı..Sevgili Nilgün'cüm 2 yıl önce Guatemala'da şaman inisiasyonunu tamamlayan müthiş bir kadın..Bilgelik dolu Maya dünyasına bir göz atmak isterseniz, Nilgün'e de aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz...

https://www.facebook.com/MayaSamanInanci

Durmak, an'ın farkında olmak... Hiçbir meydana çıkılmadan, olduğun yerde durmak...
Gezegene bakıp kendi tüketimini durdurmak da müthiş bir eylem...
Kendi'ne bakıp, yaşadığın saatlere bakıp, tek bir günde neleri paylaştığını değil, neleri yaptığının farkındalığına varmak müthiş bir duruş... Bence tüm büyük eylemlerin başlangıç anı bir DURUŞ'tur... Bütün duranlara selam olsun!



Bu sabah, arkadaşlarımın yazdıklarını paylaştım, geçtiğimiz 20 günde de mümkün olduğu kadar sayfalarımı boş bırakmamaya çalıştım..Türkiye'm enterasan ülkedir, yarım saat sonra ne olacağı bilinmez ama , Sahil'deki Ev artık normal yayınlarına dönüyor, DURUŞUNA devam ediyor.....


For my English speking friends:  On Sunday Turkish pro-Islamic goverment crashed the peaceful resistance started in Turkey 20 days ago with huge police brutality..It was really heart breaking to watch the heavily armed police attacking whoever is on the streets on those day..They even attacked the hospitals and arrested the doctors who were treating the injured people...Morales were so low but last night a single man changed it all by just standing in the now famous Taksim square...You can read about him here.. He gave us all, Hope and inspiration to go on whatever happens....Unlike some of my blogger friends, I tried to post from my blog in these past 20 days believing that life should go on and mostly as a protest to Turkish media who did not resist the censorship of the government and mostly ignore what was going on... Thanks to the inspiration from the standing man, I will soon return to my regular posting....

Thursday, June 13, 2013

Sıcak Yaz...

Bugün Datça'da bir ara bayağı bir yağmur yağsa da, görünen o ki her anlamda çok uzun ve çok sıcak bir yaz geçireceğiz..Yıllar önce Amerikalı bir arkadaşım kendisini ''news junkie - haber bağımlısı'' olarak tanımlamıştı..O zaman tam ne demek istediğini anlamasam da şu anda bende kendimi kesinlikle bağımlı hissediyorum..Ne yaparsam yapayım, saat başı internete girip, Gezi'de ya da başka yerlerde neler olup bitiyor bakmadan duramıyorum..Kafamın, yüreğimin bir tarafı hep orası ile meşgul, ama dediğim gibi çok uzun ve çok sıcak bir yaz olacağını hissediyorum....

Bu arada geçen haftadan beri fotoğraf kursuna başladım..Aşağıdaki fotoğrafları da beyaz dengesi üzerinde çalışırken çektim..Bir türlü çilekler gördüğüm renkte çıkmazdı, ama şimdi daha iyi olmaya başladılar.....Tarif ise muhallebi üstü, taze çilek ve pudra şekeri ve vanilya ile yapılmış bir sos ve onun üzerine de taze dilimlenmiş çilek..Genellikle bu mevsimde yoğurtla yaptığım bir şeydir ama az şekerli muhallebi ile de çok lezzetli oldu...

Biliyorum yazmak zor geliyor ama bloglarımızın dolu dolu olduğu zamanları özledim..Öncelikle yazmaya devam eden blog komşularıma çok teşekkürler, kafa dağıtmak için ilaç gibi geliyorsunuz...



Last week I started a photography course and I took these photos while trying to learn how to adjust the white balance..I was never succesful taking the photos of strawberries as I see the color of them with my eyes..But with white balance I think I am doing much better..

The receipe in the photo is very simple....Home made puding which I added a layer of strawberry sauce made with fresh strawberries and powder sugar with vanilla and more extra fresh strawberries on the top...I usually made this with yogurt during the strawberry season but making it with a light puding gave me a new taste..




Sunday, June 9, 2013

Türkiye'nin % 50'si...


Türkiye'nin %50'si uyuyor mu??  Bizim evdeki  istatistiklere göre uyuyor :))
Umarım sağduyunun galip olduğu bir hafta yaşarız..
Sahildeki Ev'den herkese iyi haftalar...




Our sleeping beauties wish you a great week..


Thursday, June 6, 2013

Türkiye'nin Renkleri...




Son dönemdeki olaylar hakkında ne düşünürseniz düşünün, karşı olun, taraftar olun ama bir anlığına her şeyi bırakıp bu sıralar Gezi Parkında olanlara tüm koşullandırmalardan arınıp baktığınızda ne görüyorsunuz?? Ben mikro düzeyde yaşamak istediğim ülkeyi görüyorum, ülkemin pırıl pırıl renklerini, renkliliğini görüyorum ve bu bana umut veriyor..

Önce bir kere yemyeşil bir yer.İçinde her türden insan var ama hepsi birbirine saygılı, konuşuyorlar, dinliyorlar..Şarkılar söyleniyor, bol bol kitap okunuyor, gelişmiş ülkelerin olmazsa olmazı kaldırım taşlarından yapılmış kütüphaneleri bile var..Gezi Parkı her halde hayatında olmadığı kadar tertemiz..Hayat yardımlaşma ile devam ediyor..Kandil gecesi dualar okunuyor.. Herkes birbirinin inancına, kimliğine, seçimlerine saygılı..Hayvanlara yardım için kurulmuş bir çadır bile var.. Kimse hiç bir ideolojiye, insana, partiye körü körüne bağlı değil. Sorguluyorlar, düşünüyorlar..İnsanlar neşeli, zeki, umut dolu, sevgi dolu...

Böyle bir yer benim hayatım boyunca yaşamak istediğim ütopik ülkemdi..Mikro düzeyde de olsa böyle bir yerin olabileceğini ölmeden önce gördüm ya artık gam yemem...




My dear English speking friends, my today's post is again about the recent developments in my country..I tried to write couple sentences about my hopes and what kind of a place that I want to live in..If you are new to this blog, here is a small summary of what is going on in Turkey..


Wednesday, June 5, 2013

Demokrasi Araçları


Sahildeki Ev'in bloğunu karartmama, aktif tutma çalışmaları devam ediyor..
Demokrasilerde halk sesini duyurmak için bir kaç yılda bir sandığa gider..Aralarda da gerekirse tencere tava çalar.İşte bizim evdeki provakotör cezve ve tepsi ikilisi..
Sevgili her akşam 9'da fırlıyor ben tencere çalacağım diye. Zor tutuyorum yapmasın diye..Etrafta kimseler yok, kedi köpek, börtü böcek korkudan sağa sola kaçışacak. Yan komşumuz Fahrettin Bey geldi.Yaşlı adam , evde tek başına, mazallah kalp krizinden gidecek...Allahtan şu ana kadar ki tüm eylem çabalarını geri püskürttüm, bakalım bu akşam ne yapacağız...


 Voting box is an important tool in democracies as well as banging pots and pans in case of Turkey..Nowadays every night at 9 pm people all over the country banging pots and pans and shouted their discontent with the pro-İslamic ruling party and their support for the protestors from the windows..
And here are the tools of democracy in our house... If you wonder what's going on in Turkey nowadays please check the article below







Tuesday, June 4, 2013

Ruhum kıpır kıpır..Biraz çapulcuyum biraz da marjinal..


Bugün bir miktar çapulcu, oldukça marjinal bir ruh hali ile kalktım yataktan..Keyifliyim ve hatta bir delilik yapıp günün ilerleyen saatlerinde bir twitter hesabı açıp baş belası bile olabilirim...Bayağı bir avareyim de, ne iş yaparsam yapayım ara ara facebook'a girip bana umut veren, gülümseten mesajları paylaşıp provakatörlük yapmaktan geri kalmıyorum....Televizyonda Halk Tv açık...Orada horbit'çi Ufuk Bey ve artık Türkiye'nin en meşhur kıllarına sahip Yunus Bey ve tüy dökücü kremleri çıkınca Eurosport'a dönüp Roland Garros'dan tenis maçlarına göz atıyorum..Onlara da bir gönül borcum var..Hafta sonu tüm haber kanalları bambaşka bir dünyada yaşarken, hem tenis maçı anlatıp, hemde o anda Gezi parkında olanları an be an anlatarak bambaşka bir spor spikerliği örneği sergilediler....

Ruhumun kanayan yönleri yok mu?? Hem de nasıl..Ölüm haberleri geliyor...Yitip giden o gencecik fidanlara isyan eden ruhumu, ruhlarına dua ederek yatıştırmaya çalışıyorum...

Ama her şeyden önemlisi hayalperestim...Hayaller kuruyorum renk renk....Akşam saatlerinde ise bir kadeh buz gibi beyaz şarabımı alıp, Akdeniz'in şıpır şıpır dalgalarına, karşımdaki okalüptüs ağaçlarının fısıltılarına  karşı alkolik takılıyorum..Kendi küçük dünyamda  yaşayıp gidiyorum işte....

Bu arada sevgili blog komşularım..İlk günlerin şaşkınlığı ile bende hiç bir şey yazamadım yazmak istemedim ama yazalım, paylaşalım..Tabiki şimdi moda zamanı değil, makyaj zamanı değil, evimi böyle düzenledim, şöyle boyadım böyle dekopaj yaptım zaten ruhlarımız istemiyor..Ama benim en büyük hayal kırıklığım basın gibi davranarak ekranlarınızı karartmayın...Şarkılar paylaşın, şiirler yazın, renk renk çiçekler böcekler, gülümseyen bebekler, muzur kediler yayınlayın..Desek mesajları yazın, karşıysanız onuda yazın ama yazın paylaşın...Ben kendi adıma mümkün olduğunca sık post yayınlamaya çalışacağım..Şimdide müsadenizle biraz yabancı ajanlık yapıp, İngilizce yazayım...

Ayrıca Türkiye'deki olayları paylaştığı yazısından dolayı buradan Yunanistan'daki blog komşum Ariadne'ye kocaman bir selam ve sevgilerimi yolluyorum..


My dear English speking friends, the civil unrest started during the weekend still continues in Turkey....Millions of ordinary people are simply asking their basic democratic rights..However prime minister of this country labels these people as extremists, marginals, drunks, looters and bums and I am proud to be one of them.....and here is a joke to give you a bit of smile...

According to our prime minister you are a hopeless drunk if you ever touch alcohol...However if you voted for his party and like to drink you are not...The think is this is not a joke and he said it on a TV interview yesterday...

Also I am sending a big and warm hello and thanks to my blogger friend  Ariadne from Greece for her supporting post..


Sunday, June 2, 2013

Hayat Devam Edemiyor...




2009 yılı seçimlerinden hemen önce İran'daydım..Sonrasında İran'ın Yeşil Devrimi sırasında, internet başında geçirdiğim uykusuz geceler benim sosyal medyanın gücünü gördüğüm bir ilkti..Özellikle İngilizce konuşan İranlı arkadaşlarım ve dostlarımdan haber alabildiğim tek kaynak facebook'tu.. İran hakkında yazdığım küçücük bir yazının bir kaç saat içinde dünyanın dört bir köşesinde dolaşması beni inanılmaz şaşırtmıştı..Ne yalan söylemeli bir gün gelip aynı şeyi kendi ülkemde yaşayabileceğim hiç aklıma gelmemişti...

Cuma gününden beri Sahildeki Ev'de ne kadar uğraşsak da hayat devam edemiyor..Çocukların mamalarını koymayı unutuyoruz, yemek saatlerini çoğunlukla peynir ekmek ve çayla geçiriyoruz, hatta biraz evvel fark ettim ki dünden beri dişlerimi bile fırçalamamışım... çünkü internetin başından ayrılamıyoruz..Sonra dün öğleden sonra 4-5 saat kadar internet kesildi, hissettiğimiz çaresizlik inanılmazdı..Hemen dibimiz Simi adası, böyle durumlar için acaba bir Yunan sim kartı alabilirmiyiz , alsak mı gibi Zihni Sinir projeleri geliştirmeye başladık..


Anladım ki sevgili blog komşularımda benim gibi...Hayatı güzelleştiren, keyfimizi artıran yazılara, fotoğraflara kimsenin hali yok...Umarım en kısa zamanda normal halimize döneriz...Ama bugün izninizle bir kazananlar kaybedenler post'u yapacağım..Özellikle kazananlara çok büyük bir özür borcum var...

KAZANANLAR
Bu kuşak işlerine pek aklım ermez ama 2010'lu yıllar gençliği  diyeyim, sizler benim kazananlarımsınız, kahramanlarımsınız.. 80'li yıllar gençliğinin bu apolitik siyaset bilimcisi sizi ayakta alkışlar...Yılllardır sizi tembellikle, hayalleri olmamakla, umursamazlıkla acımasızca eleştirdim durdum, meğer ne büyük yanılgıymış..Meğerse ne olursa olsun asla sokağa dökülmez, hakkını aramaz denilen Türk halkının içinde son dönemlerde bambaşka ve son derece duyarlı bir kuşak yetişmiş de hiç haberim yokmuş...Fazla korumacı anne babalar olarak eleştirdiğim arkadaşlarım, yani anne babalarınız meğerse ne güzel  işler çıkarmışlar ortaya..Yanılmanın mutluluğunu yaşatıyorsunuz şu an bana...Lütfen özürlerimi kabul edin.. 

KAYBEDENLER
Kaybedenler aslında çok... Olayları bu kadar büyümeden yatıştırabilecek, basiret sahibi olamayan kamu görevlileri ve oylarımızla seçilip gelen anlamsız bir inadın karanlığında takılıp kalan ve devlet adamı olamayan siyastçiler bir tarafa ama benim birincilik ödülüm bu konuda Türk basınına....Ülkenin en büyük şehrinin en büyük meydanlarından birinde kan gövdeyi götürürken, bu haberi yana yakıla yabancı basından izlettiniz ya bize.... Size satılmış diyorlardı, yandaş diyorlardı ama bu kadar olabileceğinize hiç inanmamıştım..Bu apolitik siyaset bilimciye,  şimdiye kadar sadece kitaplardan okuduğu totaliter rejimlerin en karanlık yüzlerinden birini gösterdiniz ya, helal olsun size...En büyük özgürlüklerimden birini, haber alma özgürlüğümü aldınız elimden...İyi ki sosyal medya arkadaşlarım ve onlarında arkadaşlarının arkadaşları var...


For my English speking friends: This post is not one of my regular ones where I am trying to share the little beauties and joys in my life.. Since the beginning of this weekend a large scale people's uprising going on in Turkey...A peaceful protest started in İstanbul to save a park from the demolition turned into a large scale riot against the ruling pro-İslamic party due to the ruthless atrocities of the police.. The amount of tear, pepper and the internationally forbidden orange gas they used on the public is unbelivable..The worst part is there is a huge censor on the press and the only information we are getting are from foreign press, and the social media channels.. Facebook and twitter is the major source of communication and they are turning it down from time to time..Its really scary to find out that while people are dying and tortured in the center of İstanbul all you can watch is food programs and documentaries in the 28 news channel of the country..I am not counting the many other TV channels which still continues as nothing happens.... For the photos taken by the protesters since the beginning pls check the link below..