Sunday, January 25, 2015

Bol bol gül ve mobilya nasıl boyanır?..

Son dönemde mobilya boyama konusuna çok soru almaya başladım. Bloğumda, ve Sahildeki Ev'in  instagram ve facebook' sayfalarında mutlaka bana sorulan her soruya cevap vermeye çalışsam da biliyorum ki bazen atladıklarım oluyor..Bazen de çok fazla kendimi tekrar etmek zorunda kalıyorum, onun için bana mobilya boyama konusunda en çok sorulan sorulardan bir derleme yapmaya çalışacağım bu yazımda.. Konu mankenleri ise bahçeden topladığım kış gülleri ve son boyadığım dolap.. Ayrıca bu konu çok merak edilen bir konu olduğu için sizlerde hem sorularla, hemde deneyimlerinizle bu yazıya destek olursanız çok sevinirim..Sürekli birbirimizden bir şeyler öğreniyoruz ve öğrendikçe de bu yazıyı mümkün olduğunca geliştirmek istiyorum..Bloglarınızda detaylı anlattığınız mobilya ya da farklı yüzey boyama projelerinize de bu yazıda link vermek istiyorum..

In this post I tried to answer some questions that I have been asked about painting furnitures..As I am obtaining all my products locally, I will not go to details in English.. But I have to tell you that its such a fun and cheap way to give a totally new look to your home.. If you are bored with your old furniture, such be brave and learn some basic skills and products, than spending a fortune to new furniture as well as for a professional paint job..



İlk tavsiyem mobilyalarınızı boyamaktan korkmayın.. Bir zamanlar tonla para verip almış olabilirsiniz ama zamanla zevklerimiz ve tercihlerimiz çok değişiyor, ya da yaşam biçimimiz değişiyor.. Mesela biz.. Tüm mobilyalarımız İstanbul'da yaşadığımız apartman dairesine ve o zaman yaşadığımız hayata çok uyuyordu. Koyu renktiler, daha bir klasiğe yakındılar.. Sonra Datça'ya taşındık, evimizin önünde dalgalanıp duran masmavi Akdeniz, tepede şıkır şıkır parlayan sarı güneş.. Sonuç bizim İstanbul mobilyaları uymadı bu işe.. İlk iş koltukları değiştirmektense, mis gibi beyaz kılıflar diktirdim burada bir ustaya.. Sonra sıra mobilyalara geldi.. Tonla para verip yenilerini almaktansa, ya da  yine tonla para verip bir ustaya boyatmaktansa bu işe kendim soyunmaya karar verdim..

Sonuçta bu işi öğrenmem lazımdı ve şansıma bu konuda Datça'da ahşap boyama kursları düzenleyen çok yetenekli bir hanım vardı.. Ruth'la ilk konuştuğumuzda, tamam tepsiydi, kutuydu falan onları da  boyarım ama ben asıl mobilya boyamak istiyorum dedim.. O da tamam dedi, ve beraber çalıştığımız süre içinde bana pek çok şey öğretti..      



İlk öğrendiğim şey doğru bir astar boya ile aklınıza gelebilecek her türlü yüzeyin boyanabileceği oldu.. Kaplama, metal, ahşap, hasır aklınıza ne gelirse.. Normalde bir mobilyayı boyayacağınız zaman, önce çok sıkı bir zımpara işlemi yapmalısınız, bu işlem sizi hayatınızdan bezdirse de, yeni boyanın yüzeyi tutması, yada yüzeye yapışması için mutlaka gerekli..İşte iyi bir astar boya bu zor süreci atlamanıza yarıyor.. Aslında piyasa da pek çok astar boya var ve eminim bazılarıda çok iyi iş görecektir ama ben ilk günden beri Ruth'un kendi sattığı astar boyayı kullandım ve tek kelime ile harika sonuç aldığım için, biraz fiyatlı da olsa başka bir astar boya arayışına girmedim.. Bana en çok sorulan soru bu astar boyanın ne olduğu.. 

Ruth bu boyayı kendi dükkanında satıyor ve dilerseniz sitesinde spesyal astar adı altında bulabilir ve sipariş verebilirsiniz..


Ben  hemen hemen tüm boyama işlemlerimde evde daha rahat çalışabildiğim için sentetik boyalar yerine su bazlı boyalarla çalışmayı seviyorum.. Hem sonrasında fırçaların falan temizliği çok rahat oluyor hemde tinerle  ve onun hem beni hemde evdeki hayvanları çok rahatsız eden kokusuyla uğraşmak durumunda kalmıyorum..  Su bazlı boyalarda Jotun ve Cuprinol Woodart markalarını kullandım ve her ikisinde de bir sorun yaşamadım..Ama burada fotoğrafını gördüğünüz son dolap boyamamda ilk kez sentetik boya kullandım.. DYO, Dyomat mat dekorasyon boyası.. Tutuculuğu çok iyi ve genel olarak söylenen sentetik boyaların, su bazlı boyalara göre daha dayanıklı olduğu iddası da doğru gibi.. Ama ben bundan sonra yine de su bazlı boyalarla çalışmaya devam edeceğim.. 


Bir diğer önerim, benim gibi bu boya işlerinde acemi biriyseniz, özellikle mobilya boyarken mümkün olan her yerde fırça yerine rulo fırça kullanmanız.. Rulo ile pürüzsüz  ve boyanın eşit yayıldığı bir yüzeyi çok rahatlıkla elde edebilirsiniz..

Benim boyama işlerindeki bir şansımda kişisel zevkimden geliyor.. Ben eskitme yapılmış mobilyaları çok seviyorum ve çeşitli tekniklerle de boyadığım mobilyalara eskitme yapıyorum.. İşte bu eskitme yaptığımdan dolayıdır ki, boyarken yaptığım kimi hatalar çok ortaya çıkmıyor, ya da çok bariz bir şey varsa orayı eskitiveriyorum.. Eskitme işlemini de bir anda değil yavaş yavaş yapıyorum.. Mesela bu dolap için her hafta tam temizlik öncesi zımpara kağıdını elime alıyorum ve karşılıklı bakışmaya başlıyoruz.. Biraz orasına, biraz burasına bir şeyler yapıp bırakıyorum.. İlk anda çok fazla yaparsanız, deneyimle sabittir sonra hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.. Ne zaman bittiğine karar verirsem, ki bu benim durumumda bazen altı ayı da bulabilir, o zaman vernik işine giriyorum..


Vernik olarak ben Datça'da çok fazla malzemeye ulaşma şansım olmadığı için yine  Ruth un dükkanında sattığı mat vernikleri kullanıyorum ama bu konuda deneyip mutlu olduğunuz vernik varsa mutlaka duymak isterim.. Vernik sürerken dikkat etmeniz gereken konu ise hiç acele etmeyip, iyi ve yumuşak bir fırça ile ince bir kat sürmeniz ve mümkün olduğunca aynı yerin üzerinden vernik daha kurumadan tekrar geçmemeniz. Atladığınız yer varsa ikinci ya da gerekiyorsa üçüncü katta halledersiniz..

Son olarak şunu eklemek isterim ki her ne boyamak istiyorsanız sorduğuz on boyacıdan sekizi mutlaka olmaz diyecektir ama asla soru sormaktan yılmayın.. Biz her İstanbula gittiğimizde yapı marketlerde neredeyse bir gün harcıyoruz.. Hepsi öylemi bilmiyorum ama ben Koçtaş Kartal boya departmanından çok şey öğrendim.. Onlar sayesinde koyu kahverengi Amerikan kapılarımızı beyaza boyadık ( Bu konuyu blogda yazmadım ama Amerikan kapı boyası diye bir boya çeşidi var, astar mastar hiç bir şey istemiyor, iki katta kapılarınızın rengini değiştirebiliyorsunuz..) Ve yine onlar sayesinde bu yazımda anlattığım gibi koyu mavi mutfak seramiklerini. bembeyaz yapıverdik.. 
Son olarakta bu yaz sonu balkonun rabıtalarını yaptırırken ustamız ısrarlı sorularıma dayanamadı ve bana bir boya markası verdi.. Astarı içindeymiş.. Hakikaten bizim boyadığı zeminler bir harika oldu ama tabii onlar boyasız ham ahşaptı.. Bir de boyalı zemin üzerinde denemek istiyorum bakalım nasıl olacak..Sonuçları tabiki sizlerle paylaşırım....

İlk anda aklıma gelenler şimdilik bunlar.. Yukarıda da yazdığım gibi bu yazıyı sizlerden gelen sorularla, ya da boyama deneyimlerinizle mümkün oldukça güncellemek istiyorum.. Umarım karşılıklı daha çok şey öğrenebiliriz.. Yine yazdığım gibi ufak tefek aksesuar boyamak değil de, yaptığınız daha büyük boyama işlerine dilerseniz ve bana yazarsanız bu yazının sonunda link vermek istiyorum..

Şimdiden herkese harika bir hafta diliyorum.. 




BLOGGER'lar dan boya tavsiyeleri...


  • Bence etraftaki en başarılı DİY projelerinden çoğuna imzasını atan isimlerden biri Ersin.. If you want to be isimli bloğunda süper yenileme projeleri yapıyor.. Ersin'in kullandığı boya su bazlı Polisan Matrix X1 ve  vernik olarak Polisan mat sprey vernik.. Ersin'in çalışmalarını bildiğim için bende bu ürünleri gözüm kapalı kullanabilirim..


Tuesday, January 20, 2015

C vitamini lazım...

Kışın yaz aylarında yaptığım, bol bol taze ot içeren kahvaltıları özlüyorum.. Ama kış aylarında da Allahtan bilumum narenciye var etrafta.. Ne var ne yok karıştır hepsinin taze taze sıkılmış suyunu mis gibi iç... Yarım nar, yarım greyfurt, iki de portakal..Al sana C vitamini dopingi..

During winter I miss my summer breakfasts where various herbs and greens are the main ingrediants.. But winters are the times of citrus fruits.. I love mixing a bunch of their freshly squeezed juices for breakfast.. Half a pomagranate, half a grapefruit and two oranges are more than enough for the daily vitamin c...




Bazende sadece greyfurt yiyorum.. Tadı çok ekşi olursa, geçen bahar hazırladığım lavantalı şekerler imdada yetişiyor. Yakışıyor ikisinin kokusu da, tadı da birbirine... Her mevsimi mevsiminde yaşamalı, ve hiç bir mevsim güzelinden de mahrum etmemeli insan kendini değil mi?

Sometimes I just love eating a grapefruit.. If they are rather sour, I springle some lavender infused sugar which I made last spring.. Lavender and grapefruit; such a great combination of tastes and smells...





Friday, January 16, 2015

Ölçü kaplarında sevgi..



Sanki çok pasta börek yaparmışım gibi dizi dizi ölçü kabı almışım kendime.. Daha halbuki şunun şurasında beş yıl önceye kadar mini mini bir mikrodalga hariç fırınım bile yoktu.. Beni bilirsiniz, onu bunu vazo, şunu bunu bardak olarak kullanmaya bayılırım, e tabii bunlarda bugün mumluk oldular.. Zaten yazık değil mi bu güzellerin pişirmeden pişirmeye ortalıklara çıkmasına, dolap köşelerinde beklemelerine.. Sizde bir bakın bakın bakalım dolaplarınıza, farklı farklı kullanabileceğiniz neler bulacaksınız.. Ben seviyorum evde ufak tefek değişiklikler yapmak için dolap arkalarında dolanmayı..



I love using various objects other than their intended purposes.. Most of my vases are either empty cans or jars as well as some of my favorite glasses.. Lately I am in love with my new measuring cups.. But why wait to use these lovelies from baking to baking.. So in order to see them everyday, now they become my new candle holders..

How about you? Do you love using some objects other than their original purposes?




Sunday, January 11, 2015

Turkuaz'a dönüş...

Kim ne derse dersin her coğrafyanın farklı bir yaşam biçimi var.. Misal biz.. 1 hafta havalar soğudu, perişan olduk buralarda.. Halbuki Akdeniz demek güneş demek, ılık kışlar demek, yaz kış açık pencereler kapılar demek, daha da önemlisi dışarılarda bir hayat demek..Beden de, ruh ta alışık değil soğuk havalara..

Dün nihayet hava yine 15 dereceleri bulunca, ilk iş attık kendimizi dışarılara.. Uzun uzun yürüyüş yaptık deniz kenarındaki tarlaların arasında.. Bir mutluluk, bir hafiflik bizde..1 haftada hemen özlemişiz dışarılardaki çiçeği böceği...



Eve döner dönmez, bahar renkleri istedim etrafımda. En kolayı da hooop yastıkları değiştirivermek.. Bu turkuaz yastıklarım Sevgili Selin Tijen Kumral Hanımın ( instagaram @jenartlife)    hediyesi bana.. Sandık dibi, dolap köşesi bekleyen eski dantellerden böyle güzel yastıklar yapıyor yeniden hayat veriyor onlara..Mis gibi oluveriyorlar.. Ellerinize sağlık ve çok çok teşekkürler tekrar Selin Hanım.. Sayenizde turkuazlanıverdik işte..

Yeni haftada herkese bahar hafifliği, bahar duyguları diliyorum.. 




Friday, January 9, 2015

Happy Weekend..


Yazının başlığı mutlu haftasonları / happy weekend oldu ama siz onu aslında pek dikkate almayın derim ben.. İlk başta ''biri beni durdursun artık'' diye yazacaktım ama sonra biraz daha zarif olayım, herkese keyifli haftasonları dileyim diye düşündüm :))

Yoksa buzzz gibi soğuklarla geçen bu haftadan sonra durum vahim bizde.. Hiç tartışmasız dışarı çıkamamaktan, günlük yürüyüşlerimi yapamamaktan ve can sıkıntısından dolayı yaptığım pasta, börek - yemek, çörek - bilumum abur cubur  sonrası nette 2 kg fazlası ile gireceğim bu yeni haftaya..

Son eserlerimden biri de tarifini daha önce burada verdiğim çukulata parçalı kurabiye.. Bir kısmı ufak bir teşekkür hediyesi oldu, diğeri sizlere malum:))

Keyifli bir haftasonu diliyorum herkese.. 



Wish you all a great weekend with my chocolate chip receipe..


Wednesday, January 7, 2015

Sıcak sıcak içecekler... Hot drinks..

Hava buzzz gibi olunca, pek dışarı çıkamıyoruz.. Buralıların dediğine göre uzun yıllardır böyle soğuklar olmamış.. Bugünde bütün gün sürekli sıcak sıcak bir şeyler hazırladım durdum.. Önce hep içmeyi sevdiğim limonlu, taze zencefilli çaya bu kez biraz bal ekledim.. Boğaz ağrılarına iyi geliyormuş.. İşe yaradı galiba..




Öğle yemeği niyetine ise taze taze pişmiş, siz fotoğraflarda göremeseniz de dumanı üzerinde kırmızı mercimek çorbası, ama illaki de bir adet kereviz ve biraz da biberiye ile pişmiş olacak.. Üzerine de biraz tatlı biber, biraz limon suyu ve zeytinyağ.. Nefis ve sıcacık..



Siz nasıl geçiriyorsunuz bu soğuk günleri merak diyorum.. İnsan eve kapanınca malum sürekli yeme içme hallerinde.. Yarına da biraz bol baharatlı sıcak şarap yanına kestane kızartmayı planlıyorum.. Siz burada yayınladığım sağlıklı içeceklere bakmayın, yoksa bugünkü abur cuburdan onlara sıra kalmadı..

Hele bir de yaptığım tatlılar ve kurabiyeler var ki, kesin bir kaç kilo aldık ama onlar artık bir başka yazının konusu olsun.. Bu soğuk Datça akşamından hepinize sıcacık sevgiler yolluyorum..




It's really freezing cold here.. We havent experienced these low tempratures for a long time here at the beach.. Although its sunny outside we are mostly prefer to stay inside due to cold.. Today I made lots of  hot drinks.. First one is a ginger, lemon and honey tea.. They say its pretty good for sore throats and I think it works..

Later I made,  some red lentil soup, but always with some rosemary and celery with some hot pepper, lemon juice and olive oil on top.. They say its going to be cold again tomorow, so I am planning to make some gluhwine and roasted chestnuts..  I am not telling all the junk food and the sweets we consumed all day long.. It looks like we will end up with couple extra pounds after a cold week.. 


Monday, January 5, 2015

My Style My House..



Çok severek takip ettiğim My Style My House bloğunun son yazısının başlığı 1 Oda 10 farklı konsept.. Hangi odaymış o derseniz, karşınıza Sahildeki Ev'in salonu çıkacak..

Bu güzel ve bilgilendirici yazı için My Style My House'a çok teşekkür ederim..




The lovely decoration blog My Style My House wrote about our house in their last post.. Thank you very much for this lovely posts guys..

Saturday, January 3, 2015

Baksan kış ama bahar dışarlarda bir yerde...


Galiba Datça'ya taşındığımızdan beri en soğuk kış günlerini geçiriyoruz.. Bugün sabahtan pazara inerken baktım elimde eldivenler, kafamda bere, ayağımda kalın botlar, yün çoraplar, hani sanırsın Uludağ'a çıkıyorum.. Dona dona dolaşırken baktım pazar tezgahlarının birinde ufak bir yoğurt kovasına mis kokulu nergisleri koymuşlar.. Kim bilir bizim küçük yarımadanın hangi kuytu köşesinde kendi baharını yarattı bu güzeller diye düşündüm.. Küçücük bir demet alıp bizim eve de taşıdım o baharı...




Bu arada kış aylarında bizim buralara posta, kurye falan her gün uğramaz.. Normal programlarına baksan haftada birdir ama genellikle biriktirip biriktirip getirmeyi tercih ederler..Tam yılbaşı öncesi de öyle oldu.. Hem benim siparişlerim, hemde Sahildeki Ev'in çok zarif  misafirlerinden gelen hediyelerle, kargo arabası Noel babanın hediye dağıtan kızağı gibi geldi desem yeridir..

Öylesine hoş, öylesine ruhuma ve evimize uygun hediyeler geldi ki şaşırdım kaldım.. Hepsini büyük bir keyifle, zevkle ve gönderenleri anarak kullanmaya başladım.. Şimdi söyleyin bakalım Ta Adana'dan sevgili Burcu Demirel'in yolladığı kahve fincanları ve fener tam da Sahildeki Ev lik değil mi? Çok çok teşekkür ederim sevgili Burcu, nasıl mutlu oldum anlatamam.. ( instagram: @bshomeconcept)




We are probably living the coldest winter since we moved to Datca.. Today it was freezing cold when we went to the weekly market.. In one stall I saw these pretty flowers and couldnt believe that spring has already arrived to some corner of our small peninsula.. Of course a little bunch of spring came to home with us..

These pretty blue Turkish coffee cups and the lantern are ney year's gift from a dear reader of my blog.. I loved to add them to my already large blue mugs and lanterns collection.. Thank you very much dear Burcu..


Thursday, January 1, 2015

2014'ü uğurlarken.../ Farewel to 2014

Yeni yılın bu ilk gününde hepinize önce kocaman kocaman sevgiler gönderiyor ve geçen yıl burada yorumlarınızla, ziyaretlerinizle beni hiç yalnız bırakmadığınız için çok çok teşekkür ediyorum.. Umarım 2015 hepimize tüm güzellikleri ve umut ettiklerimizi getirir...


Artık eski yıl olan 2014'ün son günü, Datça'da feci bir hava ile başladık güne.. Yılbaşı sofram için biraz çiçek böcek toplamak istiyordum ama yağmurdan, fırtınadan dışarı çıkabilmek mümkün değildi... İş yine vefakar biberiyelere düştü. Yağmurun kesildiği bir an koştura koştura gidip büyük bir demet topladım.. Vazolara koydum, küçük demetler yaptım, evi hoş bir biberiye kokusu sardı..


İyi bir blogçu olmaya çalışarak, soframı erken saatlerde kurdum ki, hava fazla kararmadan sizlere doğru dürüst bir kaç tane fotoğraf çekebileyim.. Bu yıl İkea dan aldığım bir kumaş masa örtüm oldu.. Mumları peçete dekopajı ile kırmızıladım.. Migros'tan tanesini 3 TL'ye aldığım geyikli tabaklar, soframa neşe kattı, gerisi ise biberiyeler, narlar, kütükler ve kurdelelerden oluştu..


Fotoğraf işlerini hallettim ve yemek için mutfağa girdim sonra.. 2 dakika sonra telefon geldi.. Bizim balıkçı arıyor, çok güzel hamsi geldi yarına ayırayım mı diye.. Sevgili ile birbirimize bakıştık ve neredeyse aynı anda yarına ne gerek var dedik.. Böylelikle son anda menü de değişmiş oldu ama ne gam...

Akşam mis gibi hamsimizi yedik, bol bol sohbet ettik, hayal kurduk, bir ara gidip annemde yemekte olan teyzemleri ziyaret ettik ve sonrada laf aramızda yeni yılın gelmesini beklemeden yattık uyuduk.. Ne yapalım Datça'da biraz tavuklar gibi yaşamaya alıştık işte...


Last day of 2014 started with lots of rain and storm at Datca.. For couple hours it was almost impossible to go out.. This year I prepared my table with a few simple touches.. Decoupaged candles, fresh rosemaries, pomagranates were more than enough for a festive table for two..

I set the table a bit early just to take couple decent photos in day light.. Then I went to kitchen to prepare the dishes but only to be interrupted by a phone call from our fish seller.. He was asking if we want some fresh anchovy for tomorrow.. We said why for tomorrow, so I changed my whole menu on the spot.. Then we ate, we talked and we dreamed all night long..

So thank you very much for being with me here last here dear friends.. I hope 2015 will bring all the happines and luck to you all..