Saturday, November 30, 2013

Kesinlikle kıskandırma amaçlı değil :))

30 Kasım'da yani bugün bir kaç saat önce çekilmiş bu fotoğraf kesinlikle kıskandırma amaçlı değil, kendi kişisel rekorumu egale ettiğimin kanıtıdır :))  Bir takvim yılında en son denize girip keyifle yüzdüğüm tarih 30 Kasım'dı. Bu yıl da onu tekrarladım..Bakalım Aralığa ne zaman geçebileceğim..

This photo taken today, on November 30th, just couple hours ago is not meant to make you jealous but to put a note to my historical records..So far the latest day I swam on a calender year was Nov.30th and today I repeated it..I am still trying for December..



Gündüz deniz, akşamda şömine keyfi..İşte Datça'da yaşamak böyle bir şey..
Herkese iyi haftasonları diliyorum...

Enjoying the sea during the day then enjoying the warmth of fireplace at night..That's what it looks like to live in Datca..
Wish you all a great weekend..


Friday, November 29, 2013

Boyamaya Devam.../ Still Painting..

Siz neler yapıyorsunuz bilmem ama ben elime ne geçerse boyamaya devam ediyorum..Bu seferki kurban şöminenin ahşap alınlığı..Aslında sipariş verdiğimiz alınlık eski bir ahşaptan yapılacaktı ama tam bizim işleri yaparken şöminecimiz iflas edince, bu biçimsiz ahşaba işi aman teslim etsin de yeter diye razı olmuştuk..Burası ile ilgili asıl hedefim eski tren ray kalaslarından yaptırmak ama o zaman kadar ben bembeyaz boyayıp , üzerine bir de mum eskitme yaptım bile..

I dont know what you are busy with but I still keep painting..This time my victim is our fireplace mantel piece..We had to settle with a misearble looking piece of wood when our contracter bankrupted when he was working on our home..Our original order was a great looking distressed wood..As it is still in my agenda to change it with something like that, in the meantime ,I painted the one we have to white and distressed it.



Bir önceki, tenekeleri boyadığım yazımdan sonra ( burada), kullandığım malzemeleri ve peçete dekupajının nasıl yapıldığını sordunuz bana..Onların cevaplarını da çok çok yakında yeni bir post vereceğim..

After my last post where I showed you the cans I painted (here), I received couple questions about the materials I used and how I am doing napkin decoupage..A new post about them is coming very soon..
.


Neyse bu sefer unutmadım eski halini de çekim..Yani nihayet bir öncesi-sonrası post yapabildim..

This time I did not forget to take the photo, before starting and finally make my first before and after post..


Monday, November 25, 2013

Boya yapılır.../ Painting..


Datça'ya bugün kış tam anlamı ile geldi..Bir kaç gündür ayak sesleri kuvvetli kuvvetli geliyordu zaten..Şu anda yağmur, fırtına dışarısı berbat..Böyle havaların bizi mecburen eve kapatmasının güzelliği ise hem evde keyif yapmak ( mesela biraz önce sıcak çukulata eşliğinde en son Die Hard filmi seyredildi..) hemde hobilerle uğraşmak...Aslında doğruyu söylemek gerekirse, son dönemde size gösterecek doğru dürüst bir şey olmasa da ufak tefek parçaları bol bol boyuyorum..Annem sağ olsun, bu boyama aşkımın ona da bir yerde işe yarayacağını keşfetti ve mutfağında ne kadar teneke kutu varsa bana getiriyor..Son dönemde bayağı bir teneke kutu boyadım..Çok hoş hediye kutuları olarak da kullanılabileceğini düşünüyorum.. 

Winter finally arrived to Datca..It's all heavy wind and rain outside.. The good part of bad weather is we are enjoying ourself inside the house..We just finished watching a movie along with hot chocolate..Also I am finding lots of time to finish my craft projects..Lately I am painting lots of cans..My mother loves my creations with them and keep bringing all the empty ones.. I think they are also very good to use as gift boxes..


Birde çok yetenekli arkadaşımız Nil Şafak Bayrakçı'nın yaptığı bu suluboya çalışmanın çerçevesini beyaza boyadım..Resim harika olmasına rağmen parlak, plastik çerçevesini bir türlü bir yere yakıştıramıyorduk.. Çerçevesinin değişmesi için bir kenarda duruyordu..Elime boyaları ve fırçaları almışken bir deneyeyim dedim ve sonuç harika oldu..Önce 2 kat astar boya, sonra 2 kat akrilik boya ve mat vernik uyguladım..

I also painted the frame of this lovely watercolor painting made by our very talented friend Nil Şafak Bayrakçı..Although the painting was lovely, its  plastic, shiny frame was bothering me, so it was staying in the closet for a change of frame..When I was playing with my paints and brushes, I decided to give it a try.. After 2 coats of primer and 2 coats of acrilic paint, I used matt varnish  and the outcome is just great..





Güllerin ve çerçevenin fotoğraflarını çekerken, içeride kalmaktan canı çok sıkılan Hestia'da gelip beni izlemeye başladı.. Bu arada aklımdayken onunla ilgili çok komik bir şey anlatayım sizlere..Biz Hestia'yı çok bebekken almadık, bizim kedimiz olana kadar sokakta bayağı zor zamanlar geçirdi.Özellikle kış zamanı, büyük kedilerden ona yiyecek bir şey kalmıyor, bol bol da dayak yiyordu.  Sonra bizim evin kedisi olmasına rağmen hep yabani bir tarafı kaldı..Ne kendini çok fazla sevdirdi, nede fırsat buldukça sokağa kaçmaktan geri durmadı.. Ancak bu kış nedense ev kızı olmaya karar verdi..Evden ancak ya ben zorla çıkartırsam ya da tuvalet ihtiyaçlarını karşılamak için çıkıyor..Bu arada 15 gün önce ilk defa aşağıdaki  yerinden vaz geçip yukarıda bizim yatakta yatmaya başladı...Artık iyice ev kedisi oldu, bizim kedimiz oldu diye çok sevindik tabii..Hestia'nın bizle yatmaya başlamasının 3. günüydü sanırım, evimizde kocaman bir farenin'de yaşadığını anladık..Hem kedisi, hem köpeği olan bir evde ne kadar cesur bir yürek anlayın işte..Herkes kediyi atın, fareyi tutun gibi espiriler yapmaya başladı tabii benim bozuk fare savarım hakkında..Neyse bizim bahçıvan Mustafa geldi ve sıkı bir meydan savaşı verdikten sonra fareyi öldürdü.. Ve bilin bakalım ne oldu..O günden sonra bizim fare savar yine aşağıda kendi yerinde yatmaya başladı..Anladık ki bizim ki fareden korkup, bizim yanımıza sığınmaya geliyormuş..

While I was taking the pics of roses and the frame my best model was right beside me..Let me tell you a very funny story about her..Hestia did not come to us as a small kitten.She has spent considerable time as a stray cat, and tried to survive among the big cats as a little one.Although we adopted her after a while, wild side of her always remained..She rarely allowed us to pet her and ran outside at her first chance..However this winter I think she decided to give a try to be a house cat..Now she rarely spends time outside..And when she came to our bed to sleep about 15 days ago, we were so happy and believed that she is finally ours..After she slept 3 nights with us in our uptairs bedroom, we found out that there was another creature living in our house. A rat..Imagine what a brave soul he/she was, to come and decide to live in a house with a cat and a dog. To make a long story short after some chasing finally our gardener killed the rat and Hestia's sleep in our bed came to an end and she returned to her normal place downstairs.  After all these, now we are thinging that she only came because she was afraid of the rat..As you can imagine everybody is joking about my little baby, saying nasty things like ''You should have to keep the rat and throw the cat..''



Boş peynir kutuları biraz uğraş, biraz boya ve bira da peçete ile işte bu hale geliyor...

With some paint and napkin cuts empty cheese cans are turning into these..


Saturday, November 23, 2013

Kesip kesip yıldız yapalım...



Yabancı blogları takip ediyorsanız, şu sıralar neredeyse hepsinin Noel hazırlığından yıkıldığının farkındasınızdır..Her ne kadar bu bizim bayramımız değil falan dense de, hepimiz yılbaşı için evimize ufak tefek bir şeyler yapmayı seviyoruz, şıkır şıkır süslenmiş dükkanlara, sokaklara bayılıyoruz..

Biz yılbaşı gecesini Sevgili ile mutlaka evde geçiririz..Güzel ve özel bir sofra hazırlar ( geçen yıl ki soframa buradan bakabilirsiniz) yeni yılla ilgili hayaller kurarız..Aralık ayının başından beride özellikle yılbaşı için demeyeceğim ama bizim evin kış halini daha keyifli kılmak için oraya buraya süslemeler yapmaya başlarım..

İşte bugün size çok kolay bir yıldız yapımı..Nasrettin Hoca'nın eski ayları kırpıp kırpıp yıldız yapması misali bende kullanılmış tealight mum kalıplarını kesip kesip yıldız yapıyorum..Özellikle bahçedeki ya da balkondaki ağaçlarda çok rahat kullanabilirsiniz..


Nowadays almost all foreign blogs I follow are full of Christmas decorations..Although we dont celebrate Christmas, I enjoy the decorations a lot..Most Turks like to do some kind of decoration for the celebration of the coming New Year..Hubby and I like to celebrate the new year at home with a special dinner. ( You could check my last year's table from here..)

Although not specifically for new year celebrations, I like to put some deceorations in our house to create a much cozy and joyful surroundings for the winter months we mostly spend inside..Here are some stars I made from finished tealight candle holders..They are especially very convenient to use outside..



İhtiyacınız olanlar ise makas, kurdele ve boş tealight kalıpları.. 

All you need is a scissor, ribbons and some  empty tealight candleholders..


Wednesday, November 20, 2013

Kışı beklerken../ Waiting for the winter..



Siz daha kışı bekleye durun, Datça'da papatyalar açtı bile...Aslında arabayla sürekli önünden geçtiğim bir tarla var, onun kenarında bir tanecik neredeyse 15 gün önce açtı..Gelip geçtikçe merhabalaşıp duruyorduk, ama bu sabah yürüyüşünde bir baktım deniz kenarında da öbek öbek açmaya başlamışlar..Papatyalar benim için bahar demektir ama daha kışı şöyle adam gibi karşılayamamışken, ara ara hala denize dalarken mevsimler karıştı buralarda anlayacağınız..



I dont know if you are waiting or living the winter season but the daisies are blooming in Datca..Actually I saw a single one in a field, I pass by car everyday about 15 days ago, but this morning I realized that they started to appear in bunches..Daisies are the symbol of spring for me, so they are here, and we are still waiting for the winter to arrive while enjoying daily swims in the beautiful autumn of the Mediterranean Sea. Seasons are quite mixed up here..



Monday, November 18, 2013

Crochet Coasters

Kimileriniz şimdiki hızımla ancak 2016 kışına bitirebileceğim battaniyeden haberdarsınızdır..Olmayanlar ise buraya bakabilirler...Gerçi artık boyutunu ufaltıp 2015 kışında kullanmayı hedefliyorum ama bu arada o biterse neler neler örerim diye gönlümden geçen bir sürü şeyi de, internette gördükçe bilgisayardaki fotoğraf dosyalarıma atıp duruyorum..En çok yapmak istediğim şeylerden biride tığ işi bardak altlıklarıydı..Tabii benim bu hızımla onlarda 2020 yılına falan hedefleneceği için, geçen gün İzmir'e gittiğimizde uğradığımız İKEA'dan bu örgü çiçekleri bulunca hemen üzerine atladım..İKEA bunların yama yada aplike olmasını uygun görmüş ama bence harika bardak altlıkları oldular..Sizce de olmamışlar mı?


Some of you may aware of the crocher blanket I am making..If not you could check it from here..But with my current speed it looks like I will be able to finish it for the 2016 winter..Eventhough I decided to shrink its size, its still targeted for next winter..In the meantime I have tons of crochet projects that I wanted to make..One of them was crochet coasters..But when I went to İKEA couple days ago, I found these knitted flowers..IKEA find them appropriate as patch or applique but for me they are perfect for coasters..Dont you think so?




Saturday, November 16, 2013

Ruhum mutfakta kek yapma hallerinde.../ Feel like baking..



Aslında bu yazının başlığına fotoğraflara  bakarak, Sahildeki Ev'in mutfağından falan diye bir başlık koymam lazımdı ama, biraz tarifleri fazlaca kurcaladığımdan mıdır nedir  bu pasta börek işlerinde hiç iyi değilimdir...Bugünde dünkü yorgunluğumun üzerine, evde kalayım şöyle çay demleyip taze taze kekler yapıp yiyeyim diye bir Cumartesi programı yapınca, hemen bir tarif aradım..Bahçedeki limonlar tam kıvamnda, şöyle güzel bir limonlu kek yapayım diye internette başvurunca Cafe Fernando'nun bu frambuazlı, limonlu muffin tarifine denk geldim..Evde frambuaz yok ama ne gam, yerine böğürtlen vardı, esmer şeker yoktu, yerine beyaz şeker kullandım ve ölçülerlede hafif hafif oynamadan hiç duramam..Sonuç bu küçük kalıptakiler biraz az şekerlide olsa fena olmadı ama büyük kalıplara koyduklarımın içleri pişmemişti.. Böyle kekleriniz pişmediğinde onları yenebilir hale getirmek için yaptığınız bir şeyler var mı, öğrenmek isterim.. Ben sonra biraz mikrodalgaya koydum ama işe yaramadı..



Her neyse 4-5 tanesi sağlam çıkmıştı, bende onlarla yetindim..Dün annemin dikiş grubu ile İzmir'e gittik..Sabah saat 5'de yola çıktık, eve döndüğümde saat gece yarısı 2'yi gösteriyordu..Önce Kemeraltı'na gittik..Annemler kumaş almaya başlayınca, bende havaya girdim sanki çok dikiş bilirmişim gibi renk renk kumaşlar almaya başladım..Ne yapacaksam hepsi dizi dizi beni bekliyor şimdi....Ayrıca incik boncuk, kurdele, ip vs doldurup geldim..Neredeyse hiç bir şey bulamadığım Datça'dan böyle bir yere gidince şeker havuzuna düşmüş çocuklar gibi oluyorum.Alıyorum da alıyorum...Daha sonra Ikea'ya uğrandı..Ancak gece dönüşe geçince Ula civarlarında otobüs bozuldu..Önce yapmaya uğraştılar, sonra olmayınca başka otobüs bekledik, gelen ikinci otobüsün ise ısıtma sistemi çalışmıyordu..Beklerken ve yolculuğun geri kalanında neredeyse 5 saate yakın tek kelime ile dondum...Bugünde hafiften grip durumlarını atlatmaya çalışıyorum...Bugün Sahildeki Ev'in facebook sayfasında da yazdığım gibi dün bir doz büyükşehir dozu alıp geldik..Artık bu bana bayağı bir süre yeter..

Hepinize keyifli bir haftasonu diliyorum..



Yesterday I went to İzmir with the sewing group of my mom..It is very difficult to find different fabrics and craft and sewing materials in our small town..So I felt like a small kid in the candy pool, when I went to all the fabric and craft stores.. I bought tons of stuff even some fabric as if I know how to sew..But I am determined to learn this winter..Then we stopped at IKEA for more shopping before returning to Datca..

We left Datca at 5 am in the morning and  came back at 2 am in the next day..On our return way our bus broke down and we waited for about 3 hours for them to repair but as it did not work out a new bus came to pick us..Weather was so cold and I freezed all night long and today I am feeling a bit ill.

So I decided to stay home on this beautiful Saturday and bake some muffins...I found a lovely receipe from the internet but as I cant stop but keep changing and playing with the receipes, the outcome was not a total success..It was a receipe of raspberry and lemon muffin but I used blackberry  and much less sugar.. So the small ones on the phots came out OK but the larger ones were uncooked..I would love to know if you have a tip for uncooked cakes and muffins..I microwaved them a bit but they were still undone..

Wish you all a lovely weekend..



Thursday, November 14, 2013

Hayal kuruyorum../ Dreaming..



Bir gün kocaman bahçe içinde bir eve sahip olmanın hayallerini kurduğumu daha önceden de yazdım galiba..Ama işin ironik tarafı çocukluğumun ve ilk gençliğimin Eskişehir'de bahçeli bir evde geçmiş olması..Bahçesi ve yetiştirdiği muhteşem gülleri, Eskişehir'in sert iklimine rağmen rahmetli babamın en büyük hobisiydi. Ara sıra bahçe sulamasıydı, temizlenmesiydi gibi kimi işler kardeşimle bana kalırdı ve bu bahçe olayını pek sevmezdik..Evin ön bahçesi babamın güllerine ayrılmıştı..Arka bahçede ise meyva ağaçlarının altında özelikle yaz aylarında çok keyifli saatler geçirir, ailecek mangal partileri düzenlerdik..



İstanbul'a gelip, apartman hayatına başlayınca, ne yalan söyleyeyim bahçe işlerinin olmaması beni bayağı mutlu etmişti..Evde bile uzun yıllar doğru dürüst çiçek yetiştirmedim..Ama büyüyünce insanın aklı başına gelir ya, işte o hesap bir zamanlar Eskişehir'de ne kadar hoş ve hayal gibi bir bahçemiz olduğunu anlamak için insanın biraz yaş alması gerekiyormuş..Datça'da da evimizin önünde ve arkasında ufak bahçeler var ama site içinde olduğundan istediğimizi ekmemiz çok zor oluyor. Hele ağaç imkansız çünkü başka evlerin deniz görüntüsünü kapatıyor diye kıyametler kopuyor..

Her neyse size bir hayalimi yazayım derken konuyu iyice dağıtıp duruyorum..Evet başta da yazdığım gibi kocaman bahçeli bir evim olmasını hayal ediyorum..Bahçesinde çeşit çeşit kocaman ağaçların dışında, birde limonluk olacak. Limonluğun içinde de kocaman ahşap bir masa..O ahşap masanın üzerinde çiçeklerimi ve her yürüyüş sonrası doğadan toplayıp getirdiğim bir sürü şeyi düzenlemeyi, derleyip toplamayı hayal ediyorum..Özellikle kötü havalarda benim atölyem olacak o limonluk...

Şimdilerde ise o hayalin çok minyatür bir versiyonunu, kışları kapattığımız balkonumuzda bu köşede gerçekleştirmeye çalışıyorum..Bütün bahçe malzemelerim ve içerilere taşıdığım çiçeklerimin çoğu bu köşede ve her gün onlarla ve dışarıdan toplayıp getirdiğim çiçeklerle böceklerle farklı kombinasyonlar yapmak kış aylarında en keyif aldığım şey..





Sevgili ile ortaklaşa paylaştığımız bu en büyük hayalimiz için istediğimiz gibi bir araziyi yine Datça'da iki yıl önce satın aldık ama ev yapmak çok daha zor ve bir dolu önemli finansal kararlar almayı gerektiriyor.. O zaman gelene kadar da ikimizde internetten hayalimizdeki evleri , ev detaylarını bilgisayarlarımıza depolayıp duruyoruz..Limonluğumu nasıl hayal ediyorum derseniz, en alttaki iki fotoğraf size biraz fikir verebilir sanırım..


For a long time I 've been dreaming about living in a house with a large garden..But the irony is that my childhood has passed in a house with a big garden..My late father loved his garden and his prized roses..Sometimes my brother and I had to help him to clean and water the garden..Our front garden was reserved for his roses and on the back garden there were lovely fruit trees where we spent lazy hours on hot summer days..Our barbeque sessions under the tress were among my most precious memories. 

When I moved to İstanbul, it was kind of a relief to live in a flat which involves no garden work..For a long time I did not even have any flowers in my house..It took me years to appreciate the beauty of my childhood garden and the life inside it.

We have a small garden here in Datca but as we live in a building compound, we are not able to use it as we please..Especially its impossible for us to have trees in our garden as many neigbours behind us doesnt want their sea view to be blocked.

As I wrote before I am dreaming of a house with a big garden and in that dream garden there has to be a winter garden where I could use it as an atelier and play with my flowers and all the different things I love to collect from my daily walks..

During winter time we are closing one of our balcony and in a corner of that balcony  I try to create a miniature version of my dream where I have a table and most of my flowers I carried inside.

But the last two photos could give you a idea what I am actually dreaming of..











Wednesday, November 13, 2013

Sonbahar Kokuları ../ Autumn Smells..

Eskiden, yani Hera ve Hestia hayatımızda yokken, tütsüleri, kokulu mumları çok sever ve çok kullanırdım..Ama küçük hanımların, özelliklede Hera'nın hassas burnuna çok iyi gelmediğini okuyunca, hepsi kullanılmamak üzere rafa kaldırılmıştı..Şimdilerde mis gibi kokuları daha doğal yollarla evime getirmeye çalışıyorum..En sevdiklerimden biri de biberiye..Bizim buralarda çok bulunduğu için bol bol kesip evin orasına burasına koyuyorum..Gündüz güneş vurduğunda, geceleri de yanında yanan 1-2 mumun yardımı ile buram buram kokularını yayıyorlar..Lavanta da her halde çok güzel olurdu ama bahçeye ektiğim lavantalar bol bol yaprak verse de bir türlü çiçek vermiyorlar, ama azimle devam ediyorum lavanta ve diğer belalım ortanca yetiştirmeye..


Before our furry kids Hera and Hestia came to our life, I loved using incences and frangrant candles all over the house..But after learning that it is not good for their noses, especially Hera's, I quit for good..Now I am trying to bring more natural smells inside and rosemary is one of my favorite one. As they are abundant around here, I love putting bunches of rosemary all around the house..They smell divine when the sun hits them during day time and couple candles nearby also give the same effect during nights..Lavender is also a favorite of mine but so far I am a total failure in growing lavenders. My lavenders have pleny of leaves but no flowers ..But I am still trying..









Monday, November 11, 2013

Candle Lights..

Bugün sabahtan beri Marmaris'deydik..Hem hastanede benim kontrollerim yapıldı, hemde biraz dolaştık..Malum Marmaris bizim için büyük şehir niteliğinde, gittik mi bir dolu iş halletmeden geri dönmüyoruz..Akşam eve döndüğümüzde yorulmuştuk..Hemen beni en çok dinlendiren şeyi yaptım ve evde bir kaç tane mum yaktım..Mum ışığı, biraz müzik, akşam yemeğinede çorba ve salata...İşte bir gün daha bitti ama güzel bitti...

Today we have spent the whole day at Marmaris..I had my controls at the hospital and we run many errands as we considered Marmaris our nearest big city..I returned home quite tired and immediately light couple candles..Candle lights always comfort me..For tonight, there is candle light, a bit of music, soup and salad on the menu..




Friday, November 8, 2013

Stop & Smell the Roses..


Yataktan çıkmaca, çayın altını yakmaca, bahçeye çıkmaca, gülleri koklamaca, bunları da sizin için kopartmaca, fotoğraflamaca, iyi haftasonları dilemece...

Bizim haftasonu şimdilik böyle bir programla devam ediyor.Sizin programda neler var??




Waking up, putting the kettle on,walking in the garden, smell the roses, pick some roses for you, photograph them, wish a happy weekend..

So far these are the items on my agenda for the weekend...What are yours?


Thursday, November 7, 2013

Datça'da Yağmur..

'' Küçük balkonu kaybettik..'' dedi komutan..Hemen karşıda Yunan cephesi gümbürtüler altında yanıp yanıp sönüyordu. '' Eyvah'' dedi hızla korku ile yataktan fırlayan kadın..'' Acaba aşağıyada sızdılar mı?''

Siz dün gece yarısı saat 3 civarları ne yapıyordunuz bilmem ama bizde aynen yukarıdaki konuşmalar geçiyordu :)) Dün gece yarısından bu yazıyı yazdığım bugün öğle saatlerine kadar Datça'ya son yılların her halde en yoğun yağmuru düştü..Neredeyse saatlerce süren gök gürültüsü kimseyi uyutmazken, bu gibi işlerle hiç ilgisi olmayan Hera hemen yanımızda resmen horlayarak uyuyordu..Daha önceki köpeğim, en ufak gök gürültüsünde paranoyakça korktuğu için Hera'nın bu hali beni hala şaşırtmaya devam ediyor..

Aslında şikayet ettiğime bakmayın..Evet üst kattaki küçük balkonu komutanın söylediği gibi kaybettik, yani tüm hazırlığımıza ve kapalı olmasına rağmen yağmur aldı ve sabah saatlerinde alt kat balkonuna su sızmaya başladığı için pijamalarla falan koşturup, eşyaları çektik ama herşeye karşın ben Datça'da yağmuru çok seviyorum...Bir kere yağdı mı adam gibi yağar, ahmak ıslatan cinsi değil, tropiklerden gelen cinsi..Biraz hafifledimi yağmurluk ve çizme giyip sahilde dolaşıp sürekli mavinin tonlarında dolaşan denizi ve gökyüzünü seyretmenin tadına doyum olmaz..Bir saat önce yollardan oluk oluk su akarken, yağmur kesildi mi ortada neredeyse hiç bir şey kalmaz..Hatta çoğu kez arkasından pırıl pırıl bir de güneş çıkar...İstanbul'da yağmur can sıkıntısıdır ama burada heyecandır, keyiftir...


Starting from 3 am last night Datca probably received the highest amount rain of the couple past years..It rained cats and dogs all night long with thunders and lightnings that didnt give us a peaceful sleep..It wasnt a very pleasant night as rain filtered to our closed balcony and verandah...We moved furnitues around in the middle of the night..

No matter how unpleasant our night was, I still love the rain in Datca..Most of the time it rains just like in tropics and after a while usually sun starts to shine and its always a great joy to walk at the beach when the rain stops just to see all the different colors of blue..




Bu arada yağmurluk giymeye başladığımızdan bahsettim değil mi?? Yalnızca doğruyu söylemek gerekirse aşağıdaki fotoğraflar geçen yıldan..Bu fotoğrafları çektikten yaklaşık 5 dakika sonra falan Hera'nın yağmurluğunu bahçenin bir köşesinde, kapşonu kopmuş bir vaziyette bir ağacın altında bulmuştuk.. Bu yılda ben daha dolaptan çıkartır çıkartmaz kaçtığı için, yağmurluklu resimlerimiz biraz eski efendim...

As you can imagine, the raincoat season also started. However, these pics are from past year..When I took these pics, I remember finding Hera's raincoat in 2 pieces far in the garden just 5 minutes later..This year she was more than ready. As soon as she saw her raincoat in my hand, she dissappeared immediately. So, so far no photo from this year.



Wednesday, November 6, 2013

Kumaş Sepetler

Şimdi söyleyin bakalım, hiç aklınızda yokken, üstelikte moraliniz feci halde bozukken, böyle bir hediye alsanız ne yaparsınız?? Hem sadece bu da değil...

Well, tell me something, if you unexpectedly receive a sweet gift just like this one on a day when you feel quite down, what would you do?? And this is not the only one..


Yanında bu da var...

There is this..



Bu da...

And this..



Geçen hafta, benim malum küçük operasyon öncesi bu harika kumaş sepetler,  blog komşum, Wild Poppy Fields bloğunun sahibi Sevgili Nilüfer'den geldi..Vallahi ne yalan söyleyeyim, tam Sahildeki Ev'lik bu sepetleri başka birinizin evinde görseydim, feci halde kıskanır, nereden bulabilirim diye sizi soru yağmuruna tutar, bir taraftanda fellik fellik aramaya başlardım..İşte o kadar sevdim yani bunları...

Sevgili Nilüfer aslında çok güzel çantalar yapar ama kesinlikle 10 parmağında 10 marifet olan o becerikli hanımlardan biri olduğu için hem evinde yaptığı DIY çalışmalarını hem de el işlerini görmeniz için bloğunu ziyaret etmenizi şiddetle öneririm..

Bu zarif jestin için tekrardan çok teşekkürler arkadaşım...

Last week I received this adorable fabric baskets from a dear blogger friend...To tell you the truth if I had seen these baskets in any of your blogs, I would be very jealous and probably ask you many questions regarding where I could find them..This is how much I love them..

Dear Nilüfer from Wild Poppy Fields blog is a very talented lady..She makes lovely bags but I strongly advise you to visit her blog for her other DIY projecs and handicrafts..

Thank you very much dear friend...