Monday, June 30, 2014

Sedir keyfi...


Bahçelerde, balkonlarda, yazlık evlerde hatta hatta kimi kışlık evlerde sedir fikrini çok seviyorum..Hem çok ucuza çıkarabileceğiniz bir mobilya parçası, hem kullanımı rahat, hemde dilerseniz iç kısımlarını sandık gibi kullanıp bütün dağınıklığınızı toplayabiliyorsunuz... Hele benim gibi evde sürekli bir şeyleri değiştirmekten hoşlanan biriyseniz tam sizlik.. İşte bugünde  yastıklarını Fas'tan aldığım iki eşarp ile sarıp sarmaladım, sezonun moda rengi indigo bir ortam yakalamaya çalıştım.. Bir süre böyle kullanalım bakalım sonra başka bir şeyler yaparım..

Hepinize harika bir hafta diliyorum..


I dont know if there is a special name for this kind of day beds which we called sedir in Turkish that are made out of concrete or wood but I love them in summer houses, balconies and verandahs.. They are easy to use, rather cheap to build and you coud use its interiors as big boxes... As a bonus you could change it very easily like I did today.. Just wrapped the pillows with two shawls and voila I have an indigo infused verandah..

Enjoy your week...






Friday, June 27, 2014

Dallarda Kiraz.../ Cherry Season..

Her mevsimin güzelliği ayrı..İşte şimdi de en sevdiğim mevsimlerden biri başladı. Kiraz mevsimi.. Ancak Datça'da pek çok şeyi tarlasında, ağacında görme ya da yetiştirme şansımız olsa da, kiraz ve elma bunların dışında.. Çünkü her iki ağacında meyve verebilmek için kış uykusuna yatmaları lazımmış ve buraların ılıman ikliminde bunu yapamıyorlarmış.. Doğa'nın düzeni ne harika değil mi??

Size şimdiden çok keyifli bir haftasonu diliyorum..



Every season brings its own beauties and delights.. Now comes one of my favorite: cherry season.. We have chance to buy most of our fruits and vegetables directly from farmers here however cherries and apples are not among them.. It looks like cherry and apple trees needs to hibernate during winter months and as we do not have real winters in this area, they dont grow well.. Isnt nature amazing?

Wish you a great weekend..  





Wednesday, June 25, 2014

Kitap keyfi..

Bir kaç gündür esen rüzgarlar nedeniyle, deniz suyu bayağı bayağı soğudu.. Şu sıralar deniz beni çağırmıyor anlayacağınız..Ancak püfür püfür esen rüzgarın altında, balkona yayılıp kitap okumanın keyfi hiç bir şeyde  yok.. Hele hele çok sevdiğiniz arkadaşınızın yazdığı ikinci kitap postadan taze taze çıktıysa.. Kelimeler yutulmaz da ne yapılır..

Sevgili arkadaşım Nilgün ile, hemen hemen aynı zamanlarda iş hayatına veda ettik... Yeni yeni bir şeylerin arayışındayken, çok başarılı bir iş hayatının ardından Nilgün,  İspanyolca öğrenmeye heves etti. Dört yıl boyunca yağmur, çamur, güneş, kar, trafik demeden İstanbul'da iki yaka arasında taşındı durdu. Bu sıralarda çıktığı Güney Amerika seyahatleri onu Maya şamanları ile karşılaştırdı, şaman eğitimi adı, şaman oldu. İlk kitabında Maya elyazmalarından kimini Türkçe'ye çevirdi.. Şimdi fırından taze taze çıkan kitabı ile de, yine bu dünyaya harika bir yolculuğa çıktı.. İnsanın böylesine güzel, böylesine ilham veren arkadaşları olması ne kadar büyük bir zenginlik değil mi?

Anlayacağınız şu sıralar ben de bir kitabın sayfaları arasında başka bir dünyaya doğru yolculuğa çıktım.. Sizlere de keyifli günler ve her ne okuyorsanız, keyifli yolculuklar diliyorum.


Sea temprature dropped quite a bit because of the cold winds.. So I stopped going to the beach, but instead enjoying the cool wind at the balcony with books and books..

One of the books came thru mail recently. It is the second book of a dear friend of mine.. A lady of determination and inspiration.. We said good bye to our business lifes more or less the same time and in search of doing something new, Nilgün started to learn Spanish.. After 4 years of intense courses, she mastered the language. On her travels to South America, her path crossed with the Maya shamans.. After working with them, she has initiated as shaman and in her first book translated some of the ancient Mayan codexes to Turkish.. Now in her recent book, this time she is taking the reader to a travel in the world of shamans..


Bu arada gördüğünüz gibi yeni bir ahşap panjur daha buldum.. Yakında sürpriz bir proje ile karşınızda olacağız..




Bu son fotoğrafta Nilgün ile ilk yollarımızın kesiştiği Küba'dan..  Bu arada o sıralar ne kadar zayıf olduğuma kendim de şaştım kaldım.. Şimdiki gürbüz halimle kıyaslanınca, açlıktan ölecekmişim gibi gözüküyorum :)) Gençlik işte..

And here is a photo of me and Nilgün at Cuba where we met years ago... 


Monday, June 23, 2014

Çilekli Cobbler


Bu sıralar elalemin taze meyveli tatlıları cobblerlar, crumblelarla başım dertte.. Aslında her şey geçen yaz annemin bahçesindeki küçücük şeftali ağacının birden coşup deli gibi meyve vermesi ile başladı.. 500 -600 kilo şeftali aldık bir ağaçtan galiba.. Bol bol yendi, komşulara, gelene geçene dağıtıldı, kalanları da doğrayıp doğrayıp buzdolabına attık.. Buzluktaki şeftalilerle ne yapsam derken internette bir cobbler tarifi bulmuştum ve kış aylarının hit tatlısı o oldu.. O kadar beğenilip, hemen yendi ki bir fotoğrafını çekip, post bile hazırlayamadım..

Şimdide her taraf çilek dolup taşarken çileklisini yapmaya başladım.. Yine fırından çıkar çıkmaz yemeye başlıyoruz ve bir türlü duramıyoruz.. Yanında da gelsin kilolar tabii.. Yalnız bu sefer son kalan parçanın fotoğrafını çekmeyi başardım, sona kalan dona kalır misali şekilsizliği biraz ondan...


Orjinal tarif buradan ama ben hem şekerini, hemde yağını daha azaltıp yapıyorum.. Ölçülerim genellikle göz kararı ama bir fikir vermek gerekirse.. Önce temizlenmiş yıkanmış çileklerin üzerine biraz şeker serpip biraz beklettikten sonra her tarafı iyice tereyağı ile yağlanmış fırın tepsisine koyuyorum..

Üstünün hamurunu içinde bir bardak un, biraz kabartma tozu, 1 bardaktan biraz az şeker ve bir adet hafifçe çırpılmış yumurta ile hazırlıyorum..Hamurla çok fazla uğraşmadan kırıntı haline getirdikten sonra çileklerin üzerine koyup, üzerinede 50 gr kadar eritilmiş tereyağ gezdirdikten sonra, 200 derecelik fırında 30-45 dakika pişiriyorum. Fırından çıktıktan sonra üzerine bir top dondurma ekleyip yemesi ayrı bir güzel, soğuduktan sonra yemesi ayrı bir güzel.. 

Bu arada annemin şeftalileri olur olmaz, şeftalili olanın tarifini vereceğim. O krep hamuru gibi bir şeyden yapıldığı için yapımı çok daha kolay ve önceden yapılabilecek ufak bir hazırlıkla, sofradaki misafirleriniz daha ana yemeği yerken, hazırlayıp, fırına atıp, sıcak sıcak sunabileceğiniz bir tarif..

Yine yeme - içme ile başladık bu haftaya bakalım nasıl devam ettireceğiz. Herkese çok keyifli bir hafta diliyorum.. 



Today I wrote about a delicious strawberry cobbler receipe that I found here.. I prefered to lower the amount of sugar as the strawberries here, are quite tasty this year.

Since my mother's small peach tree gave 500-600 kilos of peach last summer, I bacame kind of addicted to cobblers or crumbles baked with fresh fruits.. As for my mother's peaches, we stored a good amount of them in deepfreeze and enjoyed peach cobblers during winter months.. 



Thursday, June 19, 2014

İyi ki varsın...


İyi ki varsın English Home.. Sayende hiç olmazsa fazla geç kalmadan dünyada ki trendleri izleyebilme şansını yakalıyoruz. İşte bu yazın rengi indigo mavisi pike ve yastık kılıfları.. Her zaman beyaz beyaz olan odamıza farklı bir enerji getirdi..

Umarım bu arada şu trendleri yakalama işini biraz da bizim beyaz eşya üreticileri yapar. Şöyle pastelin her tonundan beyaz eşyalar ve küçük mutfak eşyaları yapsalar da biraz gözümüz gönlümüz şenlense değil mi? 

Bu arada, benim gibi büyük şehirler dışında yaşayanlar için eklemek isterim ki, ilk kez English Home'dan internet üzerinden alışveriş yaptım. Her hangi bir sorunla karşılaşmadan aldıklarım çok kısa bir sürede elime ulaştı.. 

Herkese keyifli bir gün diliyorum..



My new indigo bedspread and pillows from the Turkish company, English Home..







Sunday, June 15, 2014

Yaz../ Summer..

Havaların ısınması ile hızlı bir şekilde yaz moduna geçtik biz.. Yaz demek, sanki bütün yıl hiç yapmıyormuşuz gibi daha bol tembellik yapmak demek bizim için.. Fazla sıcak basmadan yapılan yürüyüşleri, deniz banyolarını keyifli bir kahvaltı takip ediyor, denizin ve kahvaltının verdiği enerji ile biraz evi derleyip toparlayıp, akşam için yemeği de ayarladım mı, benden iyisi yok.. Sonrası serin bir köşe bulup huzurlu bir tembellik.. Kah biraz şekerleme, bol bol okuma ( Tess Geritson'ın kitaplarına taktım bu sıralar), kah biraz boyama.. 

Her yaz olduğu gibi fazla fotoğraf çekip, blog için yazı hazırlayamıyorum tek vicdan azabım o... Ama merak etmeyin sıcaktı, yaz tembelliğiydi demeyeceğim ve fazla ihmal etmemeye çalışacağım buraları..



With the sudden arrival of summer and the hot weathers, we easily passed to summer mode, which includes lots of laziness.. After taking a walk and swimming in the early and cooler hours of the morning, I enjoy having a long breakfast.. With the energy coming from swimming and breakfast I try to finish the daily chores and cook something for the dinner.. Then comes the afternoon hours where I find a cool spot in the house and enjoy short naps and reading..





Tuesday, June 10, 2014

2014 Üretimi..

Sahildeki Ev'in 2014 üretimi aromalı zeytinyağları bu yıl çok daha özel.. Her yıl internetten şık etiket arama derdine son çünkü bu yılki etiketler Sevgili Nagehan'dan.. Buradan kendisine çok çok çok teşekkür ediyorum..

Bu yıl çok hoş bir zariflik yaparak bu etiketleri benim için hazırladı.. Sizin göremediğiniz alttaki küçücük yazılarda da 'Bu yağların doldurma işlemi ''Sahildeki Ev'de el değerek yapılmıştır' yazıyor.. Ne kadar hoş değil mi?

Salatalarda,sebze kızartmalarında ve peynirlerde kullanmayı çok sevdiğim bu zeytinyağlarını her yıl yapıyorum. Yapımını daha önce burada anlatmıştım. Ancak bu yıl, özellikle peynirlerin üzerine koymayı sevdiğim biberiyeli olanı ayrıca ufak bir şişede yaptım. Nedeni ise biberiyenin çok güçlü olan aromasının zaman içinde diğerlerinin önüne geçmesi.. Hepsini böyle güzel şişelerde hazırlamaya çalışıyorum çünkü hem sofraya çıkartınca çok hoş duruyor hem de özellikle Ege, Akdeniz kıyısında yaşamayan dostlarıma harika hediye oluyor..


This year my aromatic olive oils are more special thanks to the new labels prepared by dear Nagehan.. Every year I search internet for olive oil labels but this year I have my own custom made ones..Thank you so much dear..

I made a post about their preparations and you could find it here... But this year I made rosemary in a seperate small bottle as the smell and aroma of rosemary is much stronger than the other ingredients. I love using them on salads, grilled vegetables and cheeses and its a great gift to give to my friends who are not living around this region..






Sunday, June 8, 2014

Emaye aşkı son hız..



Bir zamanlar evime kocaman bir kırmızı koltuk almışlığım varsa da, kırmızı hiç bir zaman için benim rengim olmadı..Eve aldığım 3-5 kırmızılı şey ise renginden dolayı değil, başka başka özelliklerinden dolayı alındı. Tıpkı bu emayeler gibi.. Benim ne kadar emaye sevdiğimi biliyorsunuz, dolayısıyla Refika Birgül yeni açtığı dükkanında bu kırmızı emayelerden satmaya başlayınca, almam kaçınılmaz oldu.. Mavili olsalardı kesin her boyunu alırdım ama kırmızı olunca 4 yemek, 1 de servis tabağı ile yetindim..Şu sıralar pek seviyoruz kendilerini, sürekli onlarla yemek yiyoruz..

Bu arada ,Refika'nın mutfağı - Cooking in İstanbul Style hem kendime aldığım 1-2 yemek kitabından biridir, hemde yemek pişirmeyi seven yabancı dostlarıma armağan etmeyi çok sevdiğim bir kitap..Kitabı bir fırsat bulduğunuzda mutlaka inceleyin . Bu arada benim bir sonraki alışveriş hedefim fırıncı kürekleri, hem de mavililer.. Bu yeni ve harika dükkana buradan mutlaka bir bakın derim.. Ben internet üzerinden yaptığım alışverişte hiç bir sorunla karşılaşmadım ve çok memnun kaldım..


Although I bought myself a red couch once upon a time, red has never been my color. Couple red accessories are bought not because of the color but for other characteristics, just like these enamel plates.. If you read this blog you probably know that I love enamel and when I see these enamel plates in the new shop of Refika, I have to have them eventhough they are red..

Refika Birgül is my favorite Turkish chef and her book Cooking in İstanbul style is a gift that I like to give to my English speaking friends who love cooking and Turkey. You could check her store from here..  




Thursday, June 5, 2014

Etnik Dokumalar..


Dün yatak odasında çarşafları değiştirirken, yatağın altında İstanbul'daki evden getirdiğim çeşit çeşit dokumaları, elişlerini gördüm.. Hepsini yaptığım seyahatlerden özenle toplamıştım.. Ama o zamanlar İstanbul'daki evim sarılar, bordolar ve ahşap tonlarındaydı.. Hepsi orası için seçilerek alınmıştı. Buraya gelip mavi beyaz bir evde yaşamaya başlayınca, çoğu artık bu eve uymamaya başladı. Ama ara ara onları çıkartıp seviyorum, özlem gideriyorum.. Söz size de göstereceğim yavaş yavaş hepsini..

İşte Semerkant'tan aldığım bir suzeni..Üzerindeki kuşları çok seviyorum..




I have collected so many ethnic and hand made fabrics thruout my travels over the years.. While we were living in İstanbul, our house was decorated with yellows, maroons and dark wood.. So I picked most of them in line with those color scheme, and when we moved here to a blue and white house, they become rather obsolete.. But I  from time to time I love looking at them and here is a suzeni piece I brought from Semerkant. I love the birds on it..





Son yıllarda dekorasyonda da kullanılmaya başlanan suzeni örtülerin ana vatanı Özbekistan.. Deyim yerindeyse yer gök onlarla dolu orada ama nedense o zaman çok fazla fotoğraflarını çekmemişim...

Uzbekistan is the place to find all kinds of suzenis. They are everywhere.. Unfortunately I didnt take many photos of them but here are couple from my camera..





Tuesday, June 3, 2014

Enginar Sevmeyene...


Enginarın her türlü pişimine bayılan biri olarak, enginar hiç ama hiç sevmeyen Sevgiliye enginar yedirmek için önce güzel bir sofra hazırlanır, sonrada haşlanmış enginarın üzerine doğranmış dereotu, sarımsak, ceviz, bol zeytinyağ, biraz limon suyu ve tuz harmanlanarak pat diye konur.. O'da ''ya ben bunu hiç sevmem ama...'' diye diye yer...

Datça'da artık enginar mevsiminin sonuna geliyoruz ama şimdi İstanbul'da Bayrampaşa enginarı çıkar.. Özellikle karaciğere çok faydalı bu sebzeyi bol bol yemeyi ihmal etmeyin.. 

I love artichoke, but hubby isnt a great fan of it.. But finally I find a very simple receipe that he loves.. Boiled artichoke with a mixture of dill, garlic, crushed walnut, salt, lemon juice and olive oil on top.. Try it during the artichoke season, I am sure you will not be dissapointed..