Tuesday, November 24, 2015

Zayıflamak üzerine okudum ve bir deney yaptım..

Geçenlerde İngiltere'de yayınlanan Good House Keeping dergisinin eski sayılarından birinde zayıflamak üzerine bir makale okudum. Benzerlerini eminim sizde pek çok yerde okumuşsunuzdur, ama kabaca çevirmem gerekirse ana başlıklar şunlardı..





  1. İşlenmiş yiyeceklerden kaçının
  2. Yediklerinize çeşitlilik katın
  3. Bitkilerden elde edilen yiyeceklere yönelin
  4. Şekeri azaltın
  5. Peynir ve yoğurt yiyin
  6. Kahvenizin keyfini çıkartın
  7. Ara sıra bir kadeh şarap için
  8. Siyah çukulatayı tercih edin
  9. Kısa süreli oruç tutun
  10. Hareket edin
  11. Besin destekleri almaktan kaçının..



Makalenin ana fikri ise son yıllarda yapılan araştırmalarda bağırsaklarımızdaki bakterilerin dengesinin ve çeşitliliğinin zayıflamak üzerinde çok büyük etkileri olduğu üzerine.. Yukarıda yazdığım maddelerin tümü de, bu bakteriler açısından incelenmiş.. Ama benim asıl dikkatimi çeken iki numaralı madde oldu, yani yediklerinizi çeşitlendirin..Araştırmacılar, günümüz insanının genelde haftada 20 tür farklı yemek yediğini tespit etmiş, ancak buna karşın atalarımız haftada 150 farklı besin türü, malzeme tüketirlermiş.. 



Uzun zamandır bende yediklerimi çeşitlendirmeye çalıştığım için bu konu benim çok dikkatim çekti ve bir kaç hafta önce bu konuyu kendi üzerimde denedim.. Bir hafta boyunca yediğim tüm malzemeleri tek tek kayıt ettim.. Hatta bol çeşit yemek için haftalık alışverişimi ona göre yaptım, çoğu kez de bayağı zorladım kendimi.. Bakın sonuç nasıl oldu..



,1-Ekmek, 2- Siyah çay, 3-Domates,4-Peynir, 5-Kırmızı et, 6- Kabak çekirdeği, 7- Bulgur, 8- Yoğurt, 9-Nar, 10- Balık, 11-Soğan, 12-Cranberry, 13-Patates, 14,Atom salata, 15- Maydonoz, 16-Kapari, 17-Yeşil soğan, 18-Limon, 19-Kırmızı şarap, 20- Pıl kırmızı biber, 21-Karabiber, 22-Tuz, 23- Zetyinyağ, 24-sirke, 25,mandalina,26-Tavuk eti, 27-Biberiye, 28-mantar, 29-sarımsak,30-kuzukulağı, 31- turp otu,32- kaya koruğu, 33-patlıcan, 34-bal kabağı, 35-kalamar, 36-kahve, 37-süt, 38-mercimek, 39-yeşil biber, 40-pazı, 41-nane, 42-semizotu, 43-pirinç, 44- yerfıstığı, 45-kestane, 46-dereotu, 47-kıvırcık, 48- roka, 49-üzüm, 50-brokoli, 51-ceviz, 52- zeytin, 53- siyah çukulata, 54- ay çekirdeği, 55-kuru fasulye, 56-elma, 57-yumurta, 58-badem, 59-enginar, 60- salatalık, 61-nohut, 62-tarçın, 63-buğday, 64-fıstık, 65-fındık, 66-kuru kayısı, 67- kuru incir 68-yeşil çay.... 


Ne kadar kötü değil mi, 150 sayısının yarısına bile ulaşamadım.. Hadi diyelim bir şeyleri yazmayı unuttum, ya da bir kaç malzeme daha ekleyebilirdim ama yine de 150 sayısına ulaşmaya bayağı yolum vardı.. Bu bir haftadan sonra çeşitliliği arttırmak konusunda çok düşündüm, aklıma gelen en kolay şey biraz daha baharat çeşitlerini arttırabileceğim oldu.. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz çok merak ettim.. Neler yapılabilir çeşitliliği arttırmak konusunda sizin görüşleriniz merak ediyorum..





Sunday, November 22, 2015

Bazı zeytinler çok özel...

Bu sıralar Datça yarımadasında harıl harıl zeytin ve Datça'nın ünlü güz domatesi toplanıyor. Her yerde bir faaliyet bir çalışma var anlayacağınız.. Bizim küçük zeytin hasadımız ise neredeyse bir ay önce yapıldı.. 





Yazımın başlığında da yazdığım gibi bu zeytinler çok özel ve aşırı da güzel çünkü sıcak yaz gecelerinde evde balkonda bile yemek yiyemeyip, onların altına kurmuştuk küçük piknik masamızı.. Daha önceki yıllarda tek tük zeytin verirken bu sefer biraz daha fazla verdiler.. Bir ay kadar önce de bizim bahçıvanın hanımı Bedia hadi toplayalım da zeytin yapalım Ayşegül abla dedi.. 

Aslında bizde annem çok meraklıdır bu işlere ve yıllarca bize İstanbul'a zeytin yapıp yapıp yollamıştır.. Sonra 3-4 yıldır çok kötü olmaya başladı zeytinleri.. Kütür kütür zeytinler  kısa bir süre sonra erimeye başlıyordu.. O da vaz geçti bu işten.. Bende bu işi bildiğim için yok ben beceremiyorum Bedia sen topla yap demiştim..


Sağolsun ben yapmasam da baktım geçenlerde Bedia bana da yaptığı zeytinlerden koca bir kavanoz getirmiş.. Onun da son dönemde yaptığı zeytinler eridiği için çokta umutlu değildim aslında sonuçtan ama tadına bakar bakmaz bayıldım ve o anda kavanozun dibine doğru yavaştan yavaştan ilerlemeye başladım.. 


Niye bu sefer farklı oldu diye sorduğumdaysa, bu sefer iyi su kullandım Ayşegül abla dedi.. İyi su dediği musluk suyu değilde, suculardan pet şişelerde aldığımız içme suları.. Sonra oturduk düşündük ve bulduk ki bizim sitenin suyu son 3-4 yıldır klorlanıyor ondan önce böyle bir adet yoktu buralarda.. Tabii bu büyük keşif ve süper lezzetli zeytinlerden sonra şimdi annemle karar verdik seneye bizde toplayıp yapalım diye..


Toplanan zeytinler iki şekilde suya yatırılıyorlar.. Ya çizilerek yada kırılarak.. Biz çoğunlukla çizerek yapardık eskiden, bunlarda öyle..  Bir hafta kadar su da beklettim ve aklıma geldikçe suyunu değiştirdim dedi bana Bedia.. Zeytini önce suda bekletmek lazım ki acısı gitsin.. Sık sık su değiştirmekte o yüzden gerekli.. Acısı gidince tuzlu su dolu kavanozlara aktarılıyor.. Orada da damak tadınıza göre 2 hafta kadar bekledikten sonra yemeğe hazır hale geliyorlar.. Sonrada şöyle zeytinyağ doldurduğunuz, ve limon dilimleri yerleştirdiğiniz kavanozlara alırsanız sonuç tek kelime ile harika oluyor..

İşte bu Pazar günüde Datça'daki hayatımızdan küçük ve lezzetli bir kesit sizlere..

Keyifli Pazarlar bizden size..


Well these olives are quite precious and delicious because they are coming from the small trees that we picniced under on hot summer nights in the garden..

To prepare your olives is actually rather an easy process.. After picking them up, they have to wait in chlorine free water for about a week and you have to change their water as often as possible so that they will get rid of their bitter taste.. For the next step you have to transfer them to salty water to be soaked for about 2 weeks.. Depending on how salty you like them then you could put them in jars filled with olive oil and lemon slices for a great taste.. 



Friday, November 20, 2015

Başlayalım mı artık yavaştan kırmızılanmaya???

Yılbaşı yaklaşırken evin dekorasyonu ile oynamayı, kırmızılı dokunuşlar yapmayı çok seviyorum.. Bu hem gelmekte olan yeni yılın heyecanından, yeni başlangıçlardan, yeni umutlardan kaynaklanıyor hemde artık soğuyan havalar, yağmaya başlayan yağmurlar nedeni ile evlere kapanmaya başladığımız bir dönemde kırmızının o sıcacık enerjisini evde hissetmeyi sevdiğimden..


Aslında bakmayın Datça'da havalar hala yazdan kalma devam ediyor.. Pek yılbaşı ruhu yok dışarlarda anlayacağınız ama sabah Pazar günü yağmur geldiğini öğrenince, artık yavaştan kırmızılamaya başlasam evi diye düşündüm..


Doğrusu hafiften de heyecanlı ve de meraklıyım çünkü bu sezonda sizlere BC Home ürünleri ile çok hoş köşeler hazırlamayı planlamaktayım..İşte ilk iş olarak hem misafir odası, hemde TV odası olarak kullandığımız bu odaya başladım dokunmaya.. Yastıklar ve runner BC Home'dan, yavru kedi ise halis muhlis Datça sokaklarından gelme bizim Ares :))

Hem Sahildeki Ev'in mavileri var, hemde kırmızı burada..Tam da istediğim gibi oldu.. Umarım beğenmişsinizdir sizlerde.. 


Keyifli bir gün diliyorum hepinize..



I love this time of the year.. I love changing the decoration of our house for the approaching new year.. Its still a bit early, I usually started to decorate at the beginning of December but this year I am making an exception as I am planning to decorate some corners of our home with BC Home products and I am quite excited about it..

Enjoy you weekend..






Tuesday, November 10, 2015

Yeşil yeşil bir masa..


Özellikle akşam yemekleri için özenilmiş sofralar kurmayı çok seviyorum.. Sevgili kahvaltı etmeyi de sevmez, öğle yemeğini de.. Yıllardır alışmış gündüz bir kaç parça bir şeyler atıştırıp sadece akşam yemeği yemeye.. Bense üç öğün yemeden duramam. Ama o yemeyince bende sabah kahvaltısı ve öğle yemeğini için uzun uzun sofra kurmuyorum kendime.. Sonuçta akşam yemekleri beraber yediğimiz tek öğün oluyor.. Onun için özenmem birazda...



Geçenlerde sonbahar yaprakları ile bir masa kurmaya çalışıp beceremediğimi yazmıştım buraya.. Ama yapraklı bir şeyler yapma fikri kafama takılıp kalmış ki, geçen gün bizim sitenin bahçıvanları budama yaparken bu muz ağacı yapraklarını görünce atladım hemen üzerlerine..  Rüzgarla lime lime oluyor bu yapraklar çoğunlukla ama şansıma iki tane aynı boyda ve sağlam buldum ve hemen soframa konduruverdim.. Mis gibi bir sofra oluverdi hemen.. 


Bu fotoğraflarda kullandığım tabaklar Dekorazon firmasından.. İlgilenenler burada bulabilirler..
Çok şık çatal bıçaklığım ise, çok sevdiğim bir komşumun hediyesi, üzerindeki iğne oyasının güzelliğine bakarmısınız...

Keyifli akşamlar bizden size..



As my husband doesnt like to eat breakfast and lunch, dinner is mostly the only  meal of the day we sit together.. So I love setting nice tables for our dinners.. For tonight I used banana leaves just to add a big chunk of green to my table.. Its simple but striking.. Love the end result..

You could find the plates that I used in these photos from here..

Enjoy your night..



Sunday, November 8, 2015

Kitap-Battaniye-Çay üçlüsü...

Bu sabahta her zaman yaptığım şeyi yapıp kalkar kalkmaz bütün kapı pencereleri açtım.. Baktım sonra zaman ilerledikçe hepsini teker teker kapatıyorum.. Hera ile yürüyüşten dönen annem de, kapının önünden geçerken, Kış bugün yakında geleceğim artık mesajı verdi ilk defa dedi..

Günlerden Pazar, evde de yapılacak fazla bir şey olmayınca aldım battaniyemi, kitabımı, yaptım çayımı serildim bir köşeye.. Açıkcası bu saate kadar da günün büyük kısmını orada geçirdim.. Bir ara fotoğraf çekmek için ayaklandım, sonra da geç bir öğle yemeği hazırlamak için indim aşağıya..


Kışın sadece şömine ile ısındığımız için battaniyeler bu evde yaşayan tüm canlılar tarafından çok sevilir.. Özellikle Hestia her türlü polar battaniyeyi kendininmiş gibi görür.. Artık Hestia ile battaniye paylaşmak istemediğim için, ki bu kış eminim sıraya Ares'te girecektir sadece bana ait olacak çok şık bir battaniye buldum kendime.. Yumuşacık, puf puf ve sıcacık.. Şimdilik bizimkileri yaklaştırmıyorum yanına ama bakalım gizli gizli bir şeyler yapacaklar mı?


Soğuyan havalar yavaş yavaş bizi de artık içerilere çağırıyor.. Açık havada olmanın keyfi hiç bir şeyde yok ama evde kış hallerini de özlemedim desem yalan olur.. Bu hafta başı kışlık odunumuz da geldi, yakında çıtır çıtır şömineyi de yakarız her halde.. Yazlık kışlık değişimini de geçenlerde yaptım zaten.. Hazırım galiba ben kışa :)) 

Bu battaniyemi Denizli Concept'in instagram ve facebook sayfalarında bulabilirsiniz..


Winter is approaching fast.. After enjoying many months at the outdoors playing in the sun and the sea, now is the time to escape to the coziness of home.. And what is better than the trio of book-blanket-tea on a cold winter day.. 

Today was a lazy Sunday for me.. And as the weather gets cooler and cooler everyday, I almost spent the whole Sunday with this favorite trio.. Just took a brake to take these photos and prepare a late lunch..

Let's all have a wonderful winter..







Thursday, November 5, 2015

Sonbaharı yakalamak..


Kafamda yılbaşı için hazırlayacağım projeler, dışarıda da yazı aratmayan bir hava olunca evde sonbahar ruhu biraz güme gitti gibi şu sıralar..

Aslında uzun zamandır kafamda şöyle şık bir sonbahar sofrası kurmak vardı.. Şimdiye kadar gördüğüm en şık, en orjinal sofranın bir benzerini kurmaya çalışacaktım ama pek beceremedim.. 

Sanırım 10 yıl kadar oluyor... Mimar arkadaşım Mahmut, bir akşam bizleri Beyoğlu'nda bulunan ofisine yemeğe çağırmıştı.. Ofiste ne olur ki, her halde ayak üstü bir şeyler yiyeceğiz diye düşünürken muhteşem bir sofra ile karşılaşmıştık..Menü'yü açıkcası hiç hatırlamıyorum ama sofra düzeni, o akşam çalınan müzikler hepsi hala aklımda.. 


Mevsimlerden sonbahardı ve Mahmut büyükcene bir çalışma masasını ortaya çekip üzerine parktan topladığı sarının, kırmızının, kahverenginin tonları ile bezeli yaprakları masa örtüsü gibi yaymıştı.. Tabaklar  bu muhteşem renk cümbüşünü bastırmayacak nötr renklerdeydi.. Bardakların, tabakların araları ise ufak narlar, kozalaklar, cevizler ile süslenmişti.. Ve tabii böyle bir masanın olmazsa olmazı mumlar..

İşte böyle bir masanın benzerini kurmak istiyordum ama öncelikle gel de Datça'da sonbahar yaprakları bul.. Neredeyse etraftaki her şey hala yeşil.. Sabah uzun uzun yürüdüm, bahçelerde dolaştım ama tek bulabildiğim 10 gün önceki fırtınada yanmış asma yaprakları oldu.. Onlarda böyle eğri büğrüydü ve beyaz masanın üzerine koyduğumda ne yaparsam yapayım alttan çiğ beyazlar göründü durdu.. Mahmut'un yaprakları hem dümdüzdü hemde alttaki masa ahşap tonunda olduğu için yapraklar adeta doğal bir masa örtüsü olmuştu... 


Sonuçta olmadı, olmadı anlayacağınız.. Ama bu kadar yaprak toplamışken de tekrar hepsini atmak istemedim.. Bir kısmı ile böyle bir sonbahar köşesi hazırladım.. Bronz ve turkuaz şamdanlarda ayrı bir güzel gözüktü bu köşede bence.. 

Şamdanlar her mevsimin en güzel aksesuarlarından.. Bu şamdanlara ve diğer pek çok çeşidine bakmak isterseniz Dekorazon sitesini ziyaret edebilirsiniz..

Keyifle geçsin bu akşamınız..



I feel like I am missing the autumn this year.. On the one hand I have lots of projects on my mind for the new year and on the other hand the weather outside is still resembles summer.. So in order to get the autumn spirit I decided to set an autumn table today..

Years ago, a friend of mine set a table by using the colorful autumn leaves as a table cloth.. He decorated the table with small pomagranates, pine cones, nuts and candles.. It was just a beautifıl table setting I still remember vividly..

However my attempts to recreate that was a big failure.. First of all I couldnt find any autumn leaves around as almost everything is still green.. All I could find were storm burned leaves of a grapevine.. And I was not succesful to cover my all white table with these crumbled leaves.. So I set them aside and put these candle holders on them just to get a very weak glimpse of that table on my mind..

You can find these candle holders from Dekorazon..  

Enjoy your night...


Sunday, November 1, 2015

TV karşısında..


Hava çok soğuk şömine ise çıtır çıtır yanıyorsa, ya da tıpkı bu akşamki seçim sonuçları gibi televizyonda kaçırmamamız gereken bir program yada film varsa, biz masamızı içeri kurarız.. Kocaman bir orta sehpamız olması da bu işi çok kolay ve çok keyifli yapar..

Siz de yaparmısınız böyle şeyler?? 



When its too cold outside and the fireplace is at his best, or if there is a program on TV that we do not want to miss we set our table here.. Gives a sense of indoor picnic and we love it..