Monday, November 17, 2014

Sonbahar güzelleri.. / Autumn Colors..



Buraya da bir kaç kez yazdığımı hatırlıyorum.. ''İnsanlar plan yapar, Tanrı 'da onlara gülermiş'' çok sevdiğim bir laftır.. Hep tonlarca plan yapıp, gelen bir haberle hepsi alt üst olunca bunu hatırlar ve gülerim.. Geçtiğimiz Cuma günü de öyle oldu.. Sabah kalkınca kahvaltı ederken haftasonu için bir dolu plan yaptım, derken bir telefon geldi ve her şeyi unutup deli gibi uçak bileti aramaya başladım..

Uzun süredir, kanserden beter bir hastalıkla, aslanlar gibi mücadele eden sevgili eniştemin ölüm haberi geldi.. Cuma gece uçağı ile annem ve teyzemle İstanbul'a uçtuk.. 



Cumartesi günü neredeyse tamamen trafikte geçti desem yeridir.. Sabah Çekmeköy'den çıkıp, Ataköy camiine öğle namazına yetiştik.. Ardından Zincirlikuyu mezarlığına gidip, enişteme veda ettik, yeniden Ataköy'e gidip çok kısa bir taziye ziyaretinde bulunduk ve akşam saatlerinde tekrar Çekmeköy'e ulaştık.. Datça'da önümde üç tane araba olunca, hay Allah bugünde yolda trafik var diyen ben, artık İstanbul'daki trafik eziyetine diyecek yorum bulamadım.. Arabada İstanbul trafiği ile ilgili eski anılarımı anlatıp güldürdüm bizimkileri..

Fatih Sultan Mehmet köprüsünün çevre yolları ilk açıldığında, ben Üsküdar'da oturuyordum ve Bakırköy'e çalışmaya gidiyordum.. Eski püskü bir minibüs servis niyetine biz 3-5 bayanı getirir götürürdü.. Boğaz köprüsü yollarında fazla hızlı gidemiyorum, sizi işe yetiştiremem diyen servis şöförümüz, bir süre sonra yeni 2. köprü yollarını kullanmaya başladı.. Tüm yol boyunca bizden başka 3-5 araba görüyoruz  o kadar.. Bir kaç gün sonra, sabahları değil de, gece dönerken yolun  ıssız halinden korkup, dilekçe vermiştik, biz Boğaz köprüsü yolundan gitmek istiyoruz, korkuyoruz diye.. O günleri şimdi bir peri masalı gibi anlatmak, ne komik değil mi? 


Kış aylarında uçak seferleri iyice azaldığı için, Pazar sabah 6 uçağı ile de yeniden Dalaman'a uçtum.. Yağmurun çiselediği, kapkaranlık ve soğuk bir İstanbul sabahında bindim uçağa, pırıl pırıl, şıkır şıkır bir Dalaman sabahında indim.. Arabanın tüm camlarını sonuna kadar açıp, Gökova'ya giden yolda, mis gibi narenciye bahçelerinden gelen kokuları içime çektim, sabah kahvaltısı niyetine yol kenarında ki tezgahlardan koca bir bardak nar suyu içtim.. İyi ki geldik buralara dedim, Hastanede geçirdiği son 11 ay boyunca en büyük dileklerinden biri, biraz toparlanıp hiç olmazsa bir haftalığına Datça'ya gitmek isteyen eniştemi andım hep.. Etrafımda gördüklerim, duyduklarım, kokladıklarım huzur verdi bana ve yeniden evime ulaştım..


Evin uzun süren tadilatı nedeniyle olsa gerek, bu sonbahar fazla fotoğraf çekemedim.. Artık yılbaşı için evler yavaş yavaş süslenmeye başladı ama ben hala sonbahar dekorlarına, sonbahar fotoğraflarına doyamadım.. Bunlar son bir kaç günde, sabah yürüyüşlerinde eve bulup getirdiğim sonbahar güzelleri.. 



This past weekend I made a quick trip to İstanbul for the funeral of my uncle.. To tell you the truth, lately I am only going to İstanbul either for funerals or weddings. As always İstanbul's traffic was awful. We spent almost the entire day in the traffic to go the the mosque and then to the cemetary which are located in different parts of the city.. Maybe for the millionth time, I felt so lucky that we made the decision to move to Mediterranean coast where life is so much simple.

Due to the renovation of the house, I couldnt take any autumn photos this year.. I love this time of the year, I love the autumn colors and playing with them..I took these photos with the bits and pieces I gathered in my morning walks..



13 comments:

  1. başınız sağolsun!
    ölüm adı bile soğuk allah sabır versin:(
    İstanbul da yaşam o bitmek bilmez trafiği ile bir işkenceye dönüştü maalesef:(
    orada yaşayanlara sabırlar diliyorum.
    sonbahar güzelleri de beni benden aldı,
    o turuncu topçuklar ne şahaneler değilmi:) ağacı da çok hoşuma gidiyor benim yaz kış harika bir görüntü,
    sevgiler,

    ReplyDelete
  2. başın sağolsun. kötü habere rağmen içime huzur veren bir yazı oldu benim için. teşekkür ederim..

    ReplyDelete
  3. Başınız sağolsun. Mekanı Cennet olsun.
    İstanbul öyle, artık trafik olmadığında 5 dkda ulaştığım işyerime 25 dkda geliyorum. Gün geçtikçe de artıyor trafik.
    Fotoğraflar harika. Sonbahar renklerini çok seviyorum ve ben de doyamıyorum kolay kolay sonbahara.

    ReplyDelete
  4. başınız sağolsun, sevgili komşum sabırlar diliyorum...

    ReplyDelete
  5. başınız sağolsun,nur içinde yatsın

    ReplyDelete
  6. Başın sağolsun ... :(
    Şehirden kaçanlardan biri de benim biliyorsundur... Özellikle İstanbul, aslında Leventliyim ben, Leventin sıcacık mahallelerden oluştuğu zamanlardan, şimdi tanıyamıyorum oraları, iyi ki burada dağın başındayım...
    Rabbim sağlık versin hepimize, huzur bulduğumuz yerlerde yaşayalım ...

    ReplyDelete
  7. Başınız sağolsun.
    Fotoğraflarının bile böyle güzel ve huzurlu olduğu evinizi keşke görebilseydi...

    ReplyDelete
  8. Başınız sağolsun Ayşegül . Geçen ay iki sevdiğimiz akrabımızı kaybettik biz de. Ben Eskişehir' e gidip geldim , çok üzüldük ama hayat bizimle dalga geçiyor işte ne yaparsın ?

    ReplyDelete
  9. Başınız sağolsun, sabır diliyorum sizlere. Böyle şeyler yaşadıkça anın tadını çıkarmalı insan diyorum... Yapabilirsek ne ala..

    ReplyDelete
  10. Başınız sağolsun.Mekanı cennet olsun. hayat işte bir varmış, bir yokmuş :(

    ReplyDelete
  11. Başınız sağolsun Ayşegül hanım. Mekanı cennet olsun.

    ReplyDelete
  12. Basiniz sagolsun, mekani cennet olsun ... Sevgiler

    ReplyDelete
  13. başınız sağolsun ayşegül. mekanı cennet olsun sevgili eniştenin.
    istanbul'un her geçen gün daha da kötü olan trafiğini yıllar önce 4 yıl boyunca yaşadım.
    çekilecek dert değil. orada yaşayanlara kolaylıklar dileyelim:)

    ReplyDelete