Friday, February 8, 2013

Bırak dağınık kalsın...


''Kusursuzca düzenli tutulmuş bir ev, boşa harcanmış bir hayatın işaretidir..''



Geçen yıl yabancı bir blogda bu satırları okuyunca ''Aman Tanrım işte bu benim hayat felsefem, birileride benden önce kelimelere dökmüş bunu'' diye düşündüğümü hatırlıyorum. Meğerse bu bir kitabın adıymış ama onu sonradan öğrendim...

Hayatımda hiç bir zaman aşırı düzenli, aşırı titiz biri olmadım.Evde her zaman kitaplarım, defterlerim, tablolarım, çiçeklerim böceklerim, müziğim, dünyanın dört bir köşesinden toplayıp getirdiğim vırtı zırtı benimle birlikte yaşadı benimle birlikte evin içinde hareket etti. Güzel bir kitabın sayfalarına tonlarca ev işi feda edildi. Sevgili annem çok kızsa da yemek sofralarında muhabbete dalınıp mutfağın toplanması sık sık ertesi güne bırakıldı. Akşam saatlerinde mutlaka yanan mumlar, alınması unutulmuş tozları fazlaca göstermedi... Hatta  iki dakika önce bu satırları yazmaya dalıp, mutfaktaki süt taşırıldı..Son yıllarda bu tatlı kaosun içine sürekli içeri dışarı gidip gelen ve kış aylarında eve bol bol çamur, yaz aylarında da bol bol kum taşıyan Hera ve Hestia'mızda katıldı. Onların oyuncakları, onların yatakları salonda baş köşedeki yerlerini aldılar. Tüm bunların toplamı bizim hayatımız, bizim evimiz oldu..

Ve bu hafta başında bu sözleri aldım, bir ahşap parçasının üzerine yazıp boyadım ve evdeki kalabalığın arasına kattım..


İşte en kısa zamanda yurt dışından getirtmek istediğim, sonrasında da sayfalarının arasına dalıp pek çok işi ihmal edeceğim kitap ve kitaptan alınan bir kaç resim aşağıda... 












Yağmurlu, fırtınalı bir Datça gününden herkese sevgilerimi yolluyorum.... Şimdi söyleyin bakalım, çayımı alıp, balkonda rahat bir koltuğa kurulup, yağmuru,fırtınayı ve denizde köpüren koca koca dalgaları seyredip, dalgamı geçeyim yoksa biriken ütülerimi yapayım???
İyi hafta sonları...


20 comments:

  1. Bu söze benzer bir sözü de ben görmüş ve pek sevmiştim. Yaptıklarımı, ıvır zıvırlarımı anlatınca ayy ev dağılır diyor arkadaşlarım. Düzeni seviyorum ama ev dağılır diye sevdiğim şeylerden vazgeçecek değilim :)

    ReplyDelete
  2. Çok doğru bir söz, kalbim bunu diyor ama beynim bir yandan itiraz ediyor. Çalışırken ev ile yeterince ilgilenebilmek çok zor ama olmuyorsa dert etmemeyi bilmek ve her ne yapıyorsak kendimiz için tadını çıkarmak gerek.

    ReplyDelete
  3. Balkonda rahat bir koltuğa kurulup, dalgalarla dalga geçmeyi hiç birşeyle kıyaslayamıyorum şu anda:)
    (Benim şu anda sıkıcı bir ihale dosyasını tamamlamam gerekiyor da:( )

    ReplyDelete
  4. Anam beni dürtüklemese ev işleri heeeep ikinci hatta üçüncü hatta sonuncu planda kalır :))
    Mesela... hırkam veranda kapısına en yakın koltuğun arkasına atılmış durur, anam der ki "dağınıksın, portmantoya as", noolur sanki koltuğun arkasında dursa, bana göre kolaylık, hırkam da güzel yani, ortamı bozmuyor ki :))Benim cevabım hatta hayat felsefem...."bırak dağınık kalsın" :))

    ReplyDelete
  5. Ben de duzensizligin duzenini sevenlerdenim. Seytana uyup evi acayip derleyip toparladigim gunlerde bile mutlaka bir yer az da olsa daginiktir. Gec gordum postu ama sasirtici bir sey soylemeliyim. Ben utu yapmayi seviyorum. Hatalarimi duzeltiyormusum gibi geliyor. O yuzden hazir disarida hava da firtinali iken mis kokulu camasir kokularinin arasinda muzik esliginde utu yapmak derim.

    ReplyDelete
  6. normalde takip ettiğim herkese yorum yazarım ama bu dükkan tüm düzenimi değiştirdi :)) kaç zamandır gelip bir şeyler yazmak istiyorum sana ama kısmet bu postaymış...resimlerine bakıyorum..aslında bir çok kişinin resimlerine bakıyorum...senin resimlerin de hep ferah,içimi açıyor...oh diyorum her gördüğümde..hep yazsın..hep resmetsin bir şeyleri..ve fark ediyorum ki,içinde yaşayan insanlara öyle gözükmese de o dağınıklık o insanların stilleri...karakterlerini eve yansıtış biçimleri..o yüzden seviyorum ben o ayrıntıları...kalabalıklığı..ve tabi ki dalgalar diyorum ben sonuna kadar :) iyi ki yazmışsın bu yazıyı...çok iyi geldi bana :)) sevgiler

    ReplyDelete
  7. Ne tuhaf aslinda ben butun bu daginikligin icinde duzen goruyorum bence esas daginikligi algilayis bicimimize bakmamiz lazim :))
    Ben duzenliyim mesela bayiliyorum boyle kitap gibi olsun her yer ama showroom gibi degil yasamislik olsun kendi hayatimin izi olsun oda daginiklik olsun :))...
    BLK...

    ReplyDelete
  8. bende pek düzenliyim diyemem.
    bence üyüyü bırakın geceye gündüz denize ve dalgalara adapte olun.

    ReplyDelete
  9. Evim boşa geçmiş hayatımın işareti bu durumda :( Biliyorum çok anlamsız bu düzen hastalığı ama her şey askeri bir düzen içinde olmazsa kimyam bozuluyor :) Ama bir gün dağınıklığı sorun etmediğim bir hayat da istemiyor değilim :)

    ReplyDelete
  10. Ne güzel sizi bulmak blog arkadaşlarımın arasına katmak...yazdıklarınız için teşekkürler..içim açıldı.

    ReplyDelete
  11. I couldn't translate, but is this your house? I love it. I see you got a picture of me in a beach chair sunning at the top.

    ReplyDelete
  12. Bu blog adı ile çarptı beni pazartesi pazartesi...

    Merhaba :)

    ReplyDelete
  13. Dalgaları izleyip, ütülürle, ev işleriyle bi güzel dalga geçmeli bence :)) Benim tarzım da aynen sizinki gibi, ev işleri için felsefem her daim "beklet, ertele, iptal et" bazen sıkılsam da içimden gelmiyor bir türlü ev işleri, zaman kaybı gibi geliyor, şu üç günlük dünyada başka başka işler var yapacak diyorum kendi kendime, okuyacak, işleyecek, dikecek ve örecek, boşver diyorum toz almayı, ütüyü, temizliği...
    Sefanız olsun ;)
    Selamlar olsun bir de Datça'ya :)

    ReplyDelete
  14. istanbulda yasarken bile ütü zor geliyor sizin gibi datçada öyle bir evde yaşasam hep buruş buruş gezeriz herhalde :) aslında düzen severim ama kendime göre...bomboş mobilyacı gibi evlerden nefret ederim. bence kitaplar, dergiler,işlerim, malzemelerim, kalemler evin heryerinde evimin bir parçasıdırlar. başkalarına kabul ettirebilmek için döşenmiş evleri değil,samimi ve yaşayan evleri severim. Datça'da bizimde ailemizden biri yaşıyor, istanbuldan kopabilsek bende çok istiyorum. selamlar, sevgiler :)

    ReplyDelete
  15. Çok haklısınız,ama toplamayınca temizlemeyince de olmuyor işte.Ben de aşırı titiz değilim ama her şey derli toplu olmalı,yerinde olmalı.Biz de İç Anadolu'nun kültüründen gelen bir gerginlik var sanırım,şöyle bir rahatlayamıyoruz ki...

    ReplyDelete
  16. Annem çok düzenlidir durmadan irdeler şurada toz var burası dağınık,ona göre bugünün işi yarına bırakılmamalıdır..
    Bense annemin tam zıttıyımdır yani eğer ruhum kitabımın sayfalarıyla buluşmak istiyorsa sadece mecburiyetten mutfağı toplamak duygusu kesinlikle hayatı ıskalamak anlamına geliyor..neden yaşıyoruz ki sevdiğimiz işlerle uğraşmak keyif dolu anlarla yaşamımıza anlam katmak ruhumuzu besleyen en önemli şey..mutfağımı yada giysi dolabımı toplamamak başkaları için görüntü kirliliği olabilir ama ne mutlu ediyorsa o anda beni onu yapmalıyım..

    BIRAKIN DAĞINIK KALSIN..HAYAT BÖYLE DE ÇOK GÜZEL...:)))

    ReplyDelete
  17. Sizi okurken ve listeme alırken bu yazınızla blogumda söz etmek isterim izin var mı?

    ReplyDelete
  18. Aramızda kalsın ama maalesef ben çok istediğim halde kendimi aşamıyorum:( Evet ben annemden bile daha düzenli ve temizlik hastası biriyim. Yıllar geçtikçe kuyruklu dostlar hayatıma girdikçe bu takıntılarımı aşarım sanmıştım ama aşamadım. Kedili ev asla dekorasyon dergilerindeki gibi düzenli ve tertemiz olmaz.Ne yaparsanız yapın etrafta tüyler uçuşur . Gülü seven dikenine katlanır ama ben gülü çok sevdiğim halde dikenlerini törpülemeye çabalayıp duruyorum başaramayınca da "amannn boşver !" diyeceğim yerde baştan başlıyorum. Okumayı, el işi yapmayı,seyahat etmeyi kısacası yaşamayı çok seviyorum ve hepsine birden zamanım yetmediği için Arafta bir yerlerde dolanıp duruyorum.
    Temiz ve titiz olmak bir kadının kariyeri değildir. Olsa olsa hayatta pek çok isteği yarım kalmış insanların kendini avutmasıdır ama ben dediğim gibi araftayım. Gelinime "asla benim gibi olma !" diyorum . Bu işler biraz da çevre meselesi ,kendini değiştirmezsen çevreni değiştireceksin .
    Çok yazdım değil mi?

    ReplyDelete