Thursday, September 12, 2013

Çiçek olmazsa diken var...

Dün öğle saatlerinde Sevgili ile Marmaris'e indik...Bilenler bilir Datça - Marmaris yolu bol virajına rağmen Türkiye'nin her halde en güzel manzaralarına sahip yollarından biridir..Bir tarafınızda Akdeniz, bir tarafınızda Ege muhteşem koyları ile çam ağaçlarının arasından sürekli göz kırpar durur..Ama ben bir taraftan manzara seyrediyorum bir taraftan da diken avındayım...Sonunda bir yamaç kenarında durduk, araba zaten motorize tugay gibi, bagajında ne ararsan var..Öğle güneşinde Sevgili yamaca tırmanmış dikenleri orak ile kesiyor bende aşağıda elimde çalışma eldivenleri ve bahçe makası biraz dikenlerini budamaya çalışıyorum...

Biz hummalı çalışma halindeyken sonunda bir araba dayanamayarak hemen yanımızda durdu..
-'' Sorması ayıptır kardeş niye topluyorsunuz bu dikenleri..Şifalı bir şey mi, hangi hastalığa iyi geliyor?''
Sevgili, '' Yok yaa bizim hanım fotoğrafını çekecek..''
Arabanın içinden dört çift meraklı göz bir anda elinde koca bir çalışma eldiveni ile çalışan kadına dönüp boş boş baktıktan sonra, hiç bir şey söylemeden gaza basıp gittiler..
Şimdi tahmin edin bakalım, o arabada sonra ne muhabbetler dönmüştür??

Doğanın bize sunduğu güzelliklerin sonu yok değil mi??  


Yesterday we went to Marmaris to run some errands..The road from Datca to Marmaris displays some of the most beautiful scenery you could ever see...Aegean Sea on one side, Mediterranean on the other constantly wink at you behind pine trees...

While enjoying the scenery I spotted these beautiful thorny plants..We collected a bunch with garden gloves and scisors and here they are now..

Isnt nature amazing?





17 comments:

  1. yok, kesinlikle yok... o tüy gibi uçuşan, kara hindiba diye bildiğim çiçek bile çok güzel. doğaya yabancıyım, sizlerle tanımaya başladım. güzellik yolcusu kalmasın! hoşçakalın.

    ReplyDelete
  2. Ne yapceemiş, fotoğraf mı çekceğmiş cııık cıkkk :)) güldrdünüz beni :)
    Ama dikenler çiçekleri aratmamışlar, yakışmışlar fotoğrafa. Gününüz keyifli geçsin, sevgiler

    ReplyDelete
  3. ahahhaha bu işlerle ilgilenmeyenlere ne kadar da boş geliyor
    oysaki bu güzellikleri keşfetmedikleri için çok üzülecekler sonra
    sabah sabah gözüm gönlüm açıldı


    eline sağlık, Sahildeki Zevkli Kadın!

    Sevgiler

    ReplyDelete
  4. Ayşegül selam,
    O diğer arabadakiler "deli" olduğunu düşünmüş olabilirler ama bence çok ta önemli değil:))
    Fotoğraflar da harika bu arada, ellerine sağlık..
    Sevgiler

    ReplyDelete
  5. Merhabalar;
    Bu mor top dikenleri ben de çok ama çok seviyorum. Türkiye'de iken pek dikkatimi çekmemişti. Buraya ilk geldiğimiz sene yani 2007 de çalıştığımız şantiyede karşılaştık kendisiyle. O zamandan beri aşk yaşıyoruz diyebilirim. O zamanlar yakında epeyce bulunduğundan toplardım. Şimdilerde etrafımızda pek yok. Bir süre önce yakındaki şehre giderken yol üzerinde-ama duramayacağımız bir yoldu-gördüm hemde o kadar kocaman top dikenlerdi ki hayran kaldım. Hentbol topu kadar kocamandı diyebilirim çok beğenmiştim. Şimdi hep aklımda. Bir fırsatını bulsam da toplasam ben de keşke. Annemin bir anısı vardı hep anlatırdı o geldi aklıma sizin maceranızı okuyunca. Gençken yolda giderken katırtırnakları görmüş yollarda, arabayı durdurup toplamaya çıkmış, çok severmiş katırtırnaklarını sarı sarı. Toplamış ama ayağını kırmış ne yazık ki onları toplayacağım derken:) Ne zaman ben de arabayı durdurup bir şeyler toplamaya veya fotoğraf çekmeye kalksam bu anıyı anlatır:)İyi ki çekmişsiniz fotoğrafları çok güzel olmuş. Sevgilerimle:)

    ReplyDelete
  6. Neler neler konuşmuşlardır arabada gerçekten kim bilir ama sizin onca zahmetinize değmiş. Resimler çok güzel çıkmış. Biz de geçmiş senelerde dikenli bir bitki toplayıp renk renk sprey boyalarla boyamıştık çok güzel olmuştu. İlla çiçek olması gerekmiyor dediğiniz gibi :)

    ReplyDelete
  7. Ayşegül hanım merhaba benım adım Asya ve bende bu muhteşem yerde yaşıyorum. Datca da. Paylaştıklarınızı geçen seneden beri severek takip ediyorum. Bır fotoğrafa en az beş dakika bakıyorum :) bana ınanılmaz ilham veriyorsunuz. Ellerinize yüreğinize sağlık. Sabırsızlıkla ve merakla yeni paylaşımlarınızı bekliyorum. Mutlu ve sağlıklı günler diliyorum...

    ReplyDelete
  8. başkalarının ne düşündüğünü umursayarak yaşayanların hayatlarına baktığımda,ne kadarı kendilerine ait diye merak ediyorum...seni sevmemdeki en büyük nedenlerden biri budur...sadece bir dikenden buket yaratma kabiliyetin yada öngörün değil; kimseyi umursamadan bunun için zaman ve enerji harcaman.....seninle ilgili bildiğim tek şey emekli olduğumda yaşamak istediklerimi bana şimdiden yansıtan bir idolsün..senin resimlerine bakmayı ve yazılarını okumayı seviyorum ama en sevdiğim,satırarasında yansıttıkların...iyiki varsın...

    ReplyDelete
  9. Merhaba,

    Ne kadar keyifli bir blogunuz varmış ve ben daha yeni keşfediyorum :(
    Fotoğraflar harika, yazılar akıcı ve esprili, çok zevkli olduğunuz da belli.Gerilere doğru gezinmeye gidiyorum :))

    Sevgilerimle

    ReplyDelete
  10. Serefe!What's the drink?AriadnefromGreece!

    ReplyDelete
  11. Blogunuzun adresini verseydiniz keske onlara...o zaman anlarlardi nedenini :) çok güzel fotograflar :)

    ReplyDelete
  12. Ahahahah :D muhabbetleri düşünebiliyorum.
    Ama yaptığın en güzeli :) Hiç bir şey boş değil. Diken dememek lazım, ne güzel fotoğraflar olmuş. Diken poz vermiş olabilir belki ama bence mağrifet sende ;)

    Sevgiler..

    ReplyDelete
  13. :)muhabet koyu olmuştur:) bende çok severim.hatta vardı evde ama sebo halletti:)ve marmaris-datça yolunu çook severim.manzarası muhteşem hele gün batarken ayrı bir güzel..

    ReplyDelete
  14. Marmaris yolunda, sağa çekip, dikenleri toplayan tek ben değil mişim demek ki:))) okuyunca..aaaa...aaa...aaa...dedim:)
    Hay ağzına sağlık, fotoğraflar yine yine hep çok güzel.

    ReplyDelete
  15. Merhaba Ayşegül hanım, birkaç aydır bloğunuzu sevgiyle, merakla ve bol bol gülümseyerek takip ediyorum. Her yazınızı inanın ki çok beğeniyorum. Bu yorumu yazmama sebep masanız. Şuanda yeni bir eve taşınmak üzereyiz ve yeni evimiz bahçe katı. Masa ve sandalye takımı olarak tik malzemeyi tercih ettik, çoğu kişini muhalefetine rağmen. Aslında hiç yağlamadan doğal rengine bırakalım istiyoruz. Ancak ilerisi için bir fikir olaması açısından, sormak istedim: masanız tik mi ve sonrasında beyaz renge mi boyadınız? Ne tür bir boya kullandınız? Teşekkürler şimdiden.

    ReplyDelete
    Replies
    1. Merhabalar, bizim masamız tik değil..Bir kaç yıl önce Tchibo dış mekan mobilyası olarak internetten satmıştı bunları. Hakikaten de çok iyi çıktı...Bende o dönem istediğim gibi beyaz bir masa bulamayınca tik almak üzereydim ve aynen sizin gibi doğal bırakırım diyordum ama doğrumu yanlış mı bilmiyorum yağlamazsanız çatlama yapar falan demişlerdi..Ama ahşap boyası ile beyaza boyanabilir tabiki neden olmasın..Sevgiler

      Delete